Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının fazla çalışma ücretine ve kısa çalışma prim alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır...
Trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin davada, mahkemece, kazadaki yaralanmaya ilişkin eksik kalan tüm tedavi belgelerinin temin edileceği yerleri bildirmesi (ya da tedavi belgelerini sunması) ve gerektiğinde alınacak rapor için gerekli masrafları yatırması hususunda davacı yana ihtaratlı kesin süre verilmesi; anılan biçimde eksik tedavi belgelerinin toplanmasından sonra, davacının geçici ve sürekli işgöremezliğinin tespiti için, en yakın üniversite hastanesinin adli tıp bölümünden, kaza tarihinde yürürlükte olan 11/10/2008 tarihli Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranları Tespit İşlemleri Yönetmelik'i hükümlerine göre rapor alınması ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacı tarafın ıslah dilekçesinin davalı sigorta şirketine tebliğ edilmesi gerekirken, usulünce yapılmış tebligat olmadan ve davalının savunma hakları ile hukuki dinlenilme haklarını kısıtlar biçimde yargılamaya devam edilip yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı- Dava dilekçesinde davalı sigorta şirketinden talep edilmeyen araç değer kaybı zararının, ıslah dilekçesiyle bu davalıdan talep edilmesinin mümkün olmadığı; bu yöndeki kararın, dava dilekçesindeki talebin aşılması mahiyetinde ve ıslah müessesine ilişkin yasal düzenlemelere aykırı olacağı gözetilerek, davacının davalı sigorta şirketine yönelik araç değer kaybı zararına ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, davalı sigorta şirketinin araç değer kaybı bedelinden sorumlu tutulmasının doğru olmadığı-
Her ne kadar mahkemece dava dilekçesi, Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine uygun olarak tebligat çıkarılmış ise de ............. Ticaret Sicil Müdürlüğünden bildirilen adreste, adresin hangi ilçeye bağlı olduğu yazılmadığından tebligatın doğru yerde yapılıp yapılmadığının denetlenebilir olmadığı, şu durumda davalıya yapılan gerekçeli karar tebliği usulüne uygun olmadığından davalının temyiz talebinin reddine dair ek kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği- Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmesi, bu şekilde yasal savunma hakkı tanındıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken savunma hakkını kısıtlar şekilde usulsüz tebligat yapılarak karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Duruşma açılmadan yapılan değerlendirmeyle hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Olumsuz yetki tespitine itiraz davasında, dava kendisine bildirilen ve fer’i müdahil sıfatını deruhte eden kişilerin derece mahkemelerinin kararlarına karşı tek başlarına kanun yoluna başvuramayacaklarının kabulü; işveren de bu davada fer'î müdahil olacağından, doğrudan kendi işyeri yahut işletmesine yani kendi hak alanına ilişkin bir konuda hüküm kurulan işverenin dahi tek başına kanun yoluna başvuramayacağının kabulü anlamına gelir ki, bu durumun adil yargılanma hakkı ile hukuki dinlenilme hakkının ihlâli sonucunu doğuracağı-
Taraf vekillerinin hazır olduğu duruşmada taraflara HMK.'nin 184. maddesi gereğince tahkikatın bittiğinin bildirilmediği ve sözlü yargılama için HMK.'nin 186. maddesinde belirtildiği şekilde yeni bir duruşma günü verilmesini isteyip istemedikleri dahi sorulmaksızın ve buna ilişkin beyanları duruşma tutanağına geçirilmeksizin sözlü yargılamaya geçilmeden karar verilmiş olduğundan, verilen hükmün adil yargılanma hakkı ve silahların eşitliği ilkesine uygun düşmediği-
Dava dilekçesi kendisine usulsüz olarak tebliğ edilen davalının yargılamadan haberdar olarak cevap dilekçesini dosyaya sunduğu tarih itibariyle usulsüz tebliğin geçerli hale geldiği- Cevap dilekçesiyle  boşanmayı kabul eden davalının savunmasını ispatlar nitelikte delil bildirmediği, duruşmada da usulsüz tebliğ nedeniyle savunma hakkının kısıtlandığına ilişkin bir itiraz ileri sürmediği, delil bildirmek için de süre talep etmediği, davalı vekilinin de sadece “kusur belirlemesi ile davacı yararına hükmolunan tazminatlar ve nafaka” yönünden temyiz isteminde bulunduğu gözetildiğinde, mahkemece verilen kararın boşanma hükmü yönünden temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olduğu- Dava dilekçesinin davalıya usulsüz tebliğ edildiği gerekçesiyle davalının hukukî dinlenilme hakkının ihlal edildiği, dolayısıyla yargılamanın dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasına kadar geri çekilerek taraf teşkilinin sağlanması gerektiğinden söz etme imkânı bulunmadığı- "Yargıtay bozma ilamında tarafların boşanmasına ilişkin hükmün kesinleşip kesinleşmediği belirtilmediğinden, bozma kararının boşanmanın ferilerine yönelik olduğu, dolayısıyla dava dilekçesinin usulsüz tebliğ edilmiş olması nedeniyle davalının savunma hakkının kısıtlanarak hukukî dinlenilme hakkının ihlal edildiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
6100 sayılı HMK'nın 177/2. maddesi uyarınca ıslah dilekçesinin tebliği zorunlu olup davalı tarafın, davacının ıslah taleplerine karşı diyeceklerini bildirme imkanı tanınması gerekirken, ıslah dilekçesi tebliğ edilmeyerek, davalının savunma hakkının kısıtlanmasının usul ve yasaya uygun düşmediği-
Kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında infazda tereddüt oluşturacak şekilde çelişki oluşturulmasının HMK'nun 298/2. maddesine aykırı olduğu-