Çalışmakta olduğu iş yerinde yıpranmış olan ve bu arada sigortalılık yılı ile prim ödeme süresine ilişkin yükümlülüklerin tamamlayan işçinin, kendisi için çalışma şartlarının daha olumlu olduğunu düşündüğü bir iş yerinde çalışma amacı ile bu hakkını kullanması halinde TMK 2 gereğince dürüstlük kuralına aykırı davrandığının kabul edilemeyeceği; kanun ile tanınmış emeklilik sebebi ile fesih hakkının kullanması ile birlikte kıdem tazminatına hak kazanılacağının kabulünün gerekeceği-
Tarafların iradelerini etkileyip sözleşmeyi yapmalarına neden olan şartlar daha sonra önemli surette değişmişse artık tarafların o akitle bağlı tutulamayacakları, değişen koşullar karşısında TMK’nun 2. maddesi uyarınca sözleşmenin yeniden düzenlenmesi imkanı doğacağı-
Kooperatif Kanunu ve anasözleşme hükümleri ile getirilen düzenleme gereğince, ölen kooperatif ortağının mirasçılarının ortaklığa devam edip etmeyecekleri konusunda uyarılmaları gerektiği, mirasçıların kendiliğinden harekete geçmedikleri gerekçesiyle, ortaklık sıfatının düştüğünün kabulünün hem ortaklık anasözleşmesine hem de TMK'nun 2. maddesine aykırı olduğu-
Vekaletin hile ile alındığı iddiasının, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasını da içerdiği, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmamasının, TMK'nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmesi gerekeceği-
Çalışmakta olduğu işyerinde yıpranmış olan ve bu arada sigortalılık yılı ile prim ödeme süresine ilişkin yükümlülüklerini tamamlayan işçinin, kendisi için çalışma şartlarının daha olumlu olduğunu düşündüğü bir iş yerinde çalışma amacı ile bu hakkını kullanmasının dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmeyeceği-
Taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi uyarınca hak ediş dışı bırakılan abonelere ait hizmet bedelinin tahsili istemine ilişkin davada mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme ve eki teknik şartname hükümleri uyarınca davacının “iptal -yıkık” olarak belirlenen abonelere ilişkin ödeme yapılmayacağını bilerek ihaleye girdiği ve sözleşmeyi imzaladığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, TMK'nın 2. maddesi ve 6762 sayılı TTK'nın 20. maddesinden bahisle hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Markaya tecavüzün önlenmesi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davada mahkemece, marka hakkına tecavüz edildiği belirlenip davacı yararına manevi tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların oluştuğu doğru bir şekilde tespit edilmişse de hükmolunan 1.000,00 TL manevi tazminat somut olayın özellikleri dikkate alındığında düşük bulunduğu, bu itibarla, somut olayın özelliklerine daha uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğinden kararın bu yönden davacı yararına bozulması gerektiği-
Davalının ticaret unvanındaki çekirdek unsur “NİL MOBİLYA” ibaresinin, davacının ticaret unvanındaki çekirdek unsur “NİL MOBİLYA” ibaresi ile aynı olduğu, ticaret unvanlarında yer alan diğer ibarelerin ayırt edicilik unsuru sağlamadıkları, her iki şirketin aynı iş kolunda faaliyette bulunduklarından,davalının ticaret unvanının TTK mad.52 çerçevesinde haksız kullanım olduğu sonucuna varılsa da dava konusu unvanın 1998 yılından beri kullanıldığı, tarafların birlikte çeşitli fuarlara katıldıkları ve birbirlerinden haberdar olduğu,davacının dava tarihine kadar davalının kullanımına sessiz kaldığı, haksız kullanımın bilinebilecek durumda bulunmasının yeterli olduğu, davanın TMK mad.2 gereğince dürüstlük kuralı çerçevesinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi hakkın kötüye kullanılması olup, hukuk düzeni tarafından korunmaması gerekeceği-