Somut olayda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verildiği ancak, dava dilekçesinde açıklanan maddi vakıalar, iddianın ileri sürülüş biçimi dikkate alındığında davalı gerçek kişinin şahsına ilişkin olarak haksız rekabette bulunduğu, davacı şirketlerin zararına hareket ettiği, hatta haksız rekabetin özel bir türü olarak düzenlenen ortağın sır saklama ve müdürün rekabet yasağı kuralını ihlal ettiğinin ileri sürüldüğü anlaşıldığından davacının dava açmakta hukuki yararının olduğu, davalının kurduğu şirketlere yönelik değil, doğrudan kendisine yönelik iddiaların bulunduğu dikkate alınıp, taraf kanıtlarının toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi hakkın kötüye kullanılması olup, bu durumun hukuk düzeni tarafından korunmayacağı-
Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıplar ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle (kaçak) kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gidilmesinin hakkaniyet düşüncesi ile bağdaşmayacağı-
Dava konusu genel kurullar 03.06.2011 ve 05.07.2011 tarihli olduğu , 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 2/1-a bendine göre, “Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen olayların hukukî sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişlerse, o kanun hükümlerinin uygulanacağı, somut uyuşmazlık bakımından da dava konusu genel kurulların yapıldığı tarihler nazara alındığında, anılan genel kurullarda alınan kararların iptaline yönelik işbu davanın da 6762 sayılı Yasa hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği-
"Davacının kesinleşen kararın tebliğinden önce yaptığı başvurunun kanuni ve süresi içinde yapılmış işe iade başvurusu olmadığı" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmişse de, davacının başvuru hakkı ihtarnameyi çektiği tarihte doğmuş olup bu tarihten itibaren 4857 s. K. mad. 21/5 uyarınca, davacının süresi içinde başvurmuş olduğu- Kararın kesinleştiğini bir aylık süre içinde öğrenme imkanı bulunan işverenin kesinleşen kararın tebliğinden sonra işe başlatılma başvurusunda bulunulmadığını ileri sürmesinin dürüstlük kuralları ile bağdaşmadığı- Kesinleşen kararın tebliğinin, işçinin başvurusu ile ilgili olduğu ve bu sebeple kesinleşen kararın işverene tebliğinin gerekmediği-
Taraflar arasında imzalanan fuar katılım sözleşmesi uyarınca katılım bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada, davalının, sözleşmenin yapılmasından hemen sonra yapmış olduğu destek başvurusunun, gerekli ödemeyi yapmaması nedeniyle reddedildiği, davalının, sözleşmeden caydığı yönündeki iradesini fuar tarihinden kısa bir süre evvel davacıya bildirdiği, destek alınması için üzerine düşen yükümü yerine getirmeyen davalının, sözleşmede elyazı ile yazılı cayma hakkını kullanmasının TMK. 2 kapsamındaki iyiniyet kurallarına uygun olmadığı-
Kira bedelinin uyarlanmasına ilişkin davada, mahkemece; yerinde uygulama yapılıp, uzman bilirkişiler düşüncesinden de yararlanmak suretiyle, kiralananın niteliği, kullanma alanı, konumu, bölgede kira parasını da etkileyecek normalin üstündeki imar ve ticari gelişmeler gibi değişiklikler, emsal kira paraları, vergi ve amortisman giderlerindeki artışlar araştırılıp, değerlendirilerek, sonuçta işlem temelinin çöktüğü, sözleşmedeki çıkar dengesinin katlanılamayacak derecede davacı aleyhine bozulduğunun benimsenmesi halinde kiracının ne miktar kira parasından sorumlu olacağının belirlenmesi, böylece sözleşmedeki kira parasını, tarafların amacına uygun objektif iyiniyet, hak ve nesafet kurallarının elverdiği ölçü ve düzeyde uyarlanması, aksi halde ise davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Sözleşmenin uyarlanmasına ilişkin kural ve yöntemler ile dava konusuna ilişkin hukuki nitelendirme hakim tarafından yapılması gerektiğinden, davacının talebi kira parasının uyarlanmasından çok “kira parasının tespiti” olduğundan, mahkemece kira tespitine ilişkin esas ve usullere göre inceleme yapılması gerekirken yanlış nitelendirme ile “kira uyarlama davası” olarak görülen davada davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Temsil yetkisinin TMK'nın 2. maddesindeki genel ilke uyarınca dürüstlük kurallarına uygun olarak kullanılması gerektiği, yoksa bu kurala aykırı olarak kullanılan ve bu yüzden hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunan bir kullanımın (temsilcinin amaca ve temsil olunanın çıkarlarına aykırı davranışı, temsil yetkisinin temsil olunanın çıkarlarına hizmet etmesi, temsilcinin 3. kişiyle amaca ve temsil olunanın çıkarlarına aykırı sözleşme yapması vb.) hukuk düzeni tarafından korunmayacağı-