Saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilecekleri, ancak muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davalar hak düşürücü süre ya da zamanaşımına tabi değil ise de, aradan 23 yıl geçtikten sonra dava açılmasının da Türk Medeni Kanununun 2. maddesine uygun olduğunun söylenemeyeceği-
Kronik psikoz ve akıl hastası tanılı, tam ehliyetsiz(tasarruf ehliyeti bulunmayan) kısıtlı kimsenin banka ile kredi kartı sözleşmesi imzalaması fakat kredi kartı borcunu ödememesi halinde hakkaniyet elverdiği takdirde diğer tarafın batıl hukuki işlemin hüküm ifade edecek olmasına duyduğu güven nedeniyle oluşan zararından sorumlu olduğu-
Davalının ticaret unvanını ancak, unvan işlevi ve kapsamında kullanmasının mümkün olduğu, internet ortamındaki tanıtımlarında sözcüğü abartılı, öne çıkarılmış biçimde kullanmakla müşterilerin ve toplumun yanılmasına, davacının tescilli markası veya davacının bağlantılı şirketi, şubesi sanmalarına yol açabileceği-
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanmasının TMK'nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı-
Sigortalıya yersiz ödenen yaşlılık aylıklarının davalılardan tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin davada, davalıların murisinin yurt dışında bulunduğu sürelerde kendi nam ve hesabına çalışmasının bulunmaması nedeni ile zorunlu sigortalılık şartlarının bulunmadığı belirgin ise de, Medeni Kanunun 2. maddesinde düzenlenen iyiniyet kuralları çerçevesinde, anılan döneme yönelik primlerin Kurumca tahsil edip uzun süre nemalandırmasından sonra, sigortalılığın iptalinin iyiniyetle bağdaşmayacağı-
Faizin, asıl alacağın bir bölümü olmayıp, asıl alacağa bağlı fer’i nitelikte bir hak olduğu- Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 113. maddesi (TBK m. 131.) uyarınca, asıl alacak sona erince fer’i hakların da sona ermiş sayılacağı- Faizin, asıl alacağa bağlı olmasına rağmen, asıl alacaktan ayrı olarak dava veya takip konusu edilebileceği- Asıl alacak için açılan davada faize ilişkin hakkın saklı tutulmamış olmasının, daha sonra faiz için ayrı bir dava açılmasına engel teşkil etmeyeceği, ancak, faiz isteğinin ayrı bir davaya konu yapılması halinde, dava tarihi itibariyle asıl alacağın ödenmemiş olması, ödenmiş ise ihtirazi kayıt konulması şart olup aksi halde faiz alacağının da sona ermiş sayılacağı-
Şeklen mevcut olan batıl bir hukuki işlemin konversiyon (hukuki tahvil) yolu ile bir hukuki sonuç bağlanabilmesi mümkün olduğu gibi; bir hukuki işlemin butlanının da dürüstlük kuralına (TMK md. 2) aykırı olarak ileri sürülemeyeceği, iptali kabil kararların ise, daha çok ortakların menfaatlerini koruyan düzenlemelere aykırılık teşkil eden, emredici kurallar dışında, yorumlayıcı ve şekle ilişkin kuralların ihlâl edildiği kararlar olup baştan itibaren geçersiz olmadıklarından, iptal edilinceye kadar geçerli bir kararın hüküm ve sonuçlarını doğurdukları- Genel kurul toplantısının yönetim ve denetim kurulu üyelerinin seçiminin açık oylama ile yapılacağına dair maddesinin 1163 s. Koop. K.'nun emredici nitelikteki 48. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle batıl olduğunun tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Eşlerin boşanma iradeleri gerçek/samimi olsun veya olmasın, eylemli birlikteliklerini 5510 s. Kanunla getirilen yeni düzenleme sonrasında da sürdürdüklerinin veya söz konusu düzenlemeden itibaren anılan tür ve nitelikte bir beraberliğe başladıklarının kanıtlanması durumunda, başka bir anlatımla eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun saptandığı durumlarda, MK. mad. 2 kapsamında hakkın kötüye kullanımının varlığı kabul edilerek ilgililere gelir/aylık tahsisi yapılmaması, bağlanan gelirin/aylığın da kesilmesi gerekeceği-
Yersiz ödenen ölüm aylıklarının 5510 sayılı K.'nun 56. maddesi uyarınca yasal faiziyle tahsili istemine ilişkin davalarda, eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulmasının önem arz edeceği-
Sigortanın tespiti ve yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin davada, davacının düzenli prim ödediği sürenin isteğe bağlı sigorta kapsamında değerlendirilmesi gerekeceği, aksinin TMK'nun 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı-