Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasındaki denge sonradan, şartların olağanüstü değişmesiyle taraflardan biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulmuşsa, tarafların artık o akitle bağlı tutulamayacakları, değişen bu koşullar karşısında TMK.’nun 2. maddesinden yararlanarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesinin mahkemeden istenebileceği- Yoksulluk nafakasının kaldırılması, iştirak nafakasının kaldırılması veya indirilmesi davasında, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebileceği; tarafların gelir durumları, müşterek çocuğun yaşı ve eğitim durumu ihtiyaçları, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişim nazara alındığında, TMK’nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyete uygun bir miktarda indirim yapılması gerekeceği–
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu- Kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat alacağı ilamı takibe konulmuş olup, icra harçları ve icra vekalet ücretinin maktu hesaplanması gerekeceği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde yüklenicinin edimini süresinde yerine getirmemesi halinde arsa sahibinin gecikmeden doğan tazminatı gecikme sebebiyle arsa sahibinin uğradığı tüm zararlar olup, gecikme tazminatı sözleşmede hiç kararlaştırılmamış olsa bile teslimde gecikme halinde arsa sahibi en az piyasa rayiçlerine göre belirlenecek kirayı gecikme tazminatı olarak isteyebileceğinden, bu halde arsa sahibi daha iyi konumda olacaksa şartın amacına ulaştığından söz edilemeyeceği- Gecikme süresine bakılmaksızın arsa sahibinin maktu gecikme tazminatı ile bağlı tutulması hakkaniyete uygun olmadığı gibi yüklenicinin bu yöndeki savunmalarının da iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olacağı (TMK. 2.)- Gecikilen sürenin uzunluğunun, öngörülen tazminat miktarı, geçen süre içinde gerçekleşen enflasyon, fiyat artışları, döviz fiyatları ve faiz oranlarındaki artış ve eksilişler ve rayiçlere göre istenebilecek miktar ile maktu tazminatın ödenmeye devam edilmesi halinde arsa sahibinin elde edeceği miktarlar da gözönünde tutulmak suretiyle bu hususta bilirkişi görüşünden de yararlanılarak, sözleşmedeki düzenleme ve miktarın en az bir yıl süreyle mutlak bağlayıcı olacağı ve maktuen belirlenen miktar ile rayiçlere göre saptanacak miktar arasında en az bir misli fark bulunması gerektiği de dikkate alınarak hakkaniyete uygun biçimde hakim tarafından takdir edilmesi gerektiği- Hakim tarafından belirlenen makul süreden sonraki gecikme tazminatı miktarının da; her bir bağımsız bölüm için taşınmazın mevkii, konumu, ülkenin ve inşaatın yapıldığı yerin sosyo ekonomik koşulları da gözönünde tutulmak suretiyle ve sözleşmede kararlaştırılmış gecikme tazminatı yokmuş gibi gecikme tazminatının en az mahalli piyasa rayiçlerine göre mahrum kalınan kira bedeli kadar olacağı ilkesine göre bilirkişiye hesaplattırılması gerektiği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi'nin zorunlu şekil koşuluna uygun olarak yapılması gerektiği, ancak zorunlu şekil koşuluna uygun yapılmamış olsa dahi; tarafların sözleşme ile yüklenilen edimlerini karşılıklı olarak ifa etmeleri durumunda ya da inşaatın en az kullanılabilir derecede tamamlamış veya çok büyük bir bölümünün yapılmış olması ile arsa sahibinin inşaatın yapımı süresince karşı koymamış ve inşaatın yapılmasına rıza göstermiş olması halinde, veyahut arsa ya da arsa payının, yüklenici adına veya onun bildirdiği kimse adına kayden geçirilmiş olması durumlarında Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi hükmünde düzenlenen “dürüstlük kuralı” gereğince, sözleşmenin tarafları bağlayıcı olacağı-
Haklı nedenle müdürlük görevinden azli istemine ilişkin davada mahkemece TTK’nın 630. maddesinde yazılı müdürlük görevinden azil için gerekli koşulların gerçekleşmediğinden bahisle davanın reddine karar verildiği ancak, davalı aleyhine kesinleşmiş bir ceza mahkumiyeti hükmü bulunmasa da, davacı tarafın davasını ve delillerini ceza dosyasına dayandırmış bulunması karşısında, ceza dosyasında toplanan delillerin tartışılıp, mevcut delillerin işbu dava yönünden davalı müdürün azli için haklı sebep teşkil ettiğinin ispatına yeterli olup olmadığının değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacının önceki paydaşlar zamanındaki kullanıma karşı çıkmadan önalım hakkını kullanmasının, TMK'nın 2.maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı-
Tarafları aynı olan ve aynı alacaktan kaynaklanan ilamlar için itiraza konu takip dosyası üzerinden harcı yatırılarak alacağın tahsili mümkün iken makul ve kabul edilebilir bir gerekçe olmaksızın takip başlatılmasının usul ekonomisine aykırılık teşkil edeceği, kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu- İtirazın kaldırılması yada itirazın iptali ilamında yer verilen vekalet ücreti, yargılama gideri ve tazminat alacakları için ayrı bir ilamlı takip başlatılamayacağı-
TMK.'nun 2. maddesindeki emredici düzenleme ile Kanun koyucunun, kişilere tanıdığı hakların belli sınırlar içinde kullanılmasının istendiği ve hakkın kötüye kullanılmasının hukuk düzenince hiçbir şekilde korunmayacağı; 466 s. Kanun kapsamında görülen tazminat davalarının karar tarihinden itibaren 10 yıldan fazla bir süre geçtiğinde, somut olayın, tarafların ve davanın özelliği de nazara alınmak suretiyle, süresi içinde açılmadığının kabulü gerekeceği-
Taraflar arasında başlangıçtan beri geçerli bir sözleşme bulunmadığına göre, iade anında hapis hakkı tutarının tayininde taşınmazın rayiç değerinin ödenmesinin düşünülemeyeceği- El atmanın önlenmesi davasında belirlenecek rayiç bedel ile zorunlu ve yararlı giderlerin ödetilmesini istemiş olmakla, “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince ödediği bedelin iadesini de denkleştirici adalet ilkesi uyarınca talep ettiği kabul edilerek, sözleşme tarihinde ödenen satış bedelinin yukarıdaki ölçütler gözetilerek dava tarihi itibariyle ulaşacağı alım gücü belirlenerek; güncellenmiş bu bedel üzerinden hapis (alıkoyma) hakkı tanınarak el atmanın önlenmesine karar verilmesi gerekeceği-
Mirasçılardan R. S.'in okur-yazar olmadığı halde, sözleşmeyi imzaladığı iddia edilmiş ise de; bu mirasçının böyle bir iddiası olmadığı gibi; olsa bile böyle bir iddianın TMK. 2. maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılmasını teşkil edeceği-