İştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda mirasçılardan birinin tek başına taşınmazın adına tescili için dava açamayacağı, bu şekilde açılan davalara diğer mirasçıların muvafakatlerinin sağlanması suretiyle devam edilmesinin de mümkün olmadığı- Tarafların beyanlarının kendi lehine olduğu kadar aleyhine de delil teşkil edeceği, davacının beyanlarına göre nizalı taşınmazların davacı ile davalının ortak mirasbırakanından intikal ettiği ve taşınmazların taksim neticesinde davalı payına isabet ettiğinin kabulünün zorunlu olduğu-
Gizli ortağın durumunun adi ortaklık olarak kabul edildiği ve limited şirket ortaklarının sorumluluğunun adi ortaklığa teşmil edilemeyeceği - Davalının hangi ortakla gizli ortak olduğu ve daha önce pay sahibi olup olmadığının belirsiz olduğu, üstelik muvazaalı işlemlere dair deliller varsa ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz yetkisinin davacı idarenin takdirinde olduğu - Kesinleşmiş bir yargı kararına gerek olmadığı - Delillerin takdirinde bir tespit kararına gerek olmadığı - İdarenin yapması gereken açık ve emredici bir hüküm olduğu - Tespit hükmü ile idari işlemlerden dolayı gidilecek kanun yollarında sorunlara neden olabileceği; ihtiyati tedbir istemi için de hukuki yararın olmadığı - Ayrıca idarenin tasarrufun iptali ve tüzel kişiliğin perdesinin aralanması gibi yollara başvurabilmesi için ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz kararı alması gerektiği -
Tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden, iktisapta bulunan kişinin iyiniyetli olup olmadığının tam olarak tespitinin büyük önem taşıdığı- Bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse, diğer yanda ise kendisi için maddi hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunduğundan, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta şeklen iyiniyetli gözükeni değil gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması gerektiği- Taşınmazı edinen diğer kayıt maliklerinin iyiniyetlerinin aksinin kanıtlandığını söyleyebilme olanağı olmadığından, tapu iptali-tescil isteği bakımından davanın reddedilmesi; terditli istek olan tazminat isteği bakımından değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davalı kooperatifin sınırları içerisindeki dükkanın ne sebeple davacı adına tescil edildiği araştırılarak üyeliğine bağlı olarak ferdileştirildiği ve davacı adına tescil edildiğinin tespiti durumunda davacının üyelik haklarından zımnen vazgeçtiği, eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesinin bulunduğu kabul edilemeyeceği- Dava "Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla" açıldığından gerekçeli karar başlığında bu hususun belirtilmesi gerektiği-
Davacı tarafından kullandığı kredide temerrüde düşmesi üzerine davalı banka tarafından emekli maaşlarına bloke koyulduğunun belirtildiği davada, taraflarca imzalanan sözleşmenin ilgili maddesinde ve taahhütname (muvafakat) ile şahsın borcun ödenmemesi halinde banka nezdinde bulunan tüm alacakları, mevduat ve hesapları üzerinde bloke, hapis, mahsup, takas etme ve hesaptan tahsilat yetkisini davalı bankaya verdiği, kredi geri ödemelerinin maaş hesabından yapılmasına muvafakat ettiği açık olarak; bankanın sözleşme hükümlerine göre yaptığı işlemin sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olduğunun kabul edilemeyeceği; emekli maaşından tahsil edilen miktarın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesinin iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağı-
Davacının kullanmış olduğu zirai (ticari) krediler nedeniyle kredi kullandırım, dönemsel komisyon tahsilatı vb. ad altında yapılan kesintilerin iadesi istemi-
Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun kapatılması nedeniyle alınan erken kapama komusyonunun fahiş olarak alındığı iddiasına dayalı istirdat istemi-
Kötüniyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı- Davalınn iktisabının iyiniyetli olup olmadığının ve Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacağının tarafların tüm delilleri eksiksiz toplanarak açıklığa kavuşturulması, hükme yeterli araştırma ve inceleme yapılması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
4077 s. K. mad. 30 gereğince, sözleşmeden kaynaklanan edimin ifasındaki eksiklik nedeniyle davacının 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde satıcının sorumluluğuna gidebileceği- Sosyal tesislerin yapılmamış olmasının (eksik ifanın) , alıcının satın alma kararını etkileyen, taşınmazın değerini azaltan bir husus olup, edimin ifasındaki bu yöne ilişkin eksiklik nedeniyle satıcının alıcıya karşı sorumlu olduğunun kabulü gerektiği- Davacı tarafından imzalan konut devir teslim tutanağında (ibraname);"Konutun karşılıklı imza ettiğimiz sözleşmeye, ekli mahal listesindeki hususlara, broşürlere ve taahhüt edilen niteliklere uygun olarak tamamlandığını, müşterek yerlerin tesis ve tesisatları ile daire içlerinin kullanım için yaşamsal derecede önemli hiçbir eksiğinin bulunmadığını, bu yerleri oturmaya ve kullanmaya müsait bir durumda eksiksiz ve ayıpsız olarak teslim aldığımı bu konuda ileride herhangi bir hak talep etmeyeceğimi beyan ederim..." yazılıysa da, doğmamış bir haktan önceden yazılı ibraname ile feragat edilmiş olması mümkün olmadığından, bu ibranameye geçerlilik kazandırmak suretiyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-