Davalı adına tescilli markanın kullanmama nedenine dayalı kısmi hükümsüzlüğü istemi-
İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının iki ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymayacağı- İlamların bölünerek takip yapılamayacağı-
Kira alacağından kaynaklanan itirazın iptali davasında, taraflar arasındaki sözleşme ve ek protokolün geçerli olduğunun kabul edilmesi gerektiği- 36 ay gibi uzunca bir sürede aylık kira ödemelerine itiraz etmeyen, ihtirazi kayıt ileri sürmeyen davacının kira miktarını aylık bu bedelde kabul ettiğinin söylenemeyeceği, "davacının fark kira bedeli istemesinin dürüstlük ve hakkaniyet kurallarına uygun düşmediği” şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Kira bedelinin uyarlanması istemi-
Güven sorumluluğunun gerçekleşebilmesi için, bir kimsede hukuken korunmaya layık bir güvenin olması, bu güvene dayanılarak bir tasarruf işleminde bulunulması, tüm bunların da bir kişiye isnat edilebilmesi gerektiği- İş yerinde işveren adına hare­ket eden ve işin ve iş yerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denildiği, İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı muamele ve yükümlülüklerinden doğrudan işverenin sorumlu olduğu- Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcılarının kanuna göre belge sayıldığı, bu anlamda elektronik postanın işyeri iç yazışmalarında kullanılmasının ve çalışana ait olması halinde belge sayılacağı- Kısaca elektronik postanın gönderildiği kişi kesin bir şekilde belli ise bu elektronik posta delil olarak kabul edilmelidir. 
Tazminat davası-
Talep, TBK. mad. 315 'de öngörülen temerrüt nedeniyle tahliye olduğuna göre, temerrüt nedeniyle tahliye şartlarının incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Kira bedelinin uyarlanması istemi-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasında, muvazaanın varlığı halinde dava zamanaşımı hükümlerine tabi olmayacağından, muvazaalı işlemin üzerinden uzun süre geçmesinin ardından davanın açılmasının hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemeyip miras bırakanın asıl iradesinin ortaya çıkarılıp sonuca gidileceği-
Boşanma davasında iştirak nafakası istenmemesinin sonradan istenmesine engel olmadığı, çünkü, bu nafaka velayet hakkı verilen davacı anne tarafından çocuk adına istenmekte ve nafaka borcu bu nedenle her an yenilenen borçlardan olduğundan yeniden doğduğu-