Emekli maaşından yapılan haksız kesintilerin iadesi istemine ilişkin açılan davada, davalı tarafından bonoya dayalı alacağın takip konusu yapıldığı, takibin kesinleşmesi üzerine davacının emekli maaşı üzerine haciz konulduğu, emekli maaşından yapılan kesintilere davacının itiraz etmeyerek zımnen rıza gösterdiği, uzunca bir süre geçtikten sonra 18/02/2014 tarihinde İcra Hukuk Mahkemesine şikayette bulunarak emekli maaşına konulan hacze ve kesinti işlemine karşı rıza göstermeme iradesini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır. Bu hal ve şartlar altında, davacının geçmişe dönük yapılan kesintilerin iadesini istemesi Medeni Kanun'un 2. maddesindeki dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder. Şu halde, sadece şikayet tarihinden dava tarihine kadar yapılan kesintilerin iadesine karar verilmesi gerektiği- 
11. HD. 12.04.2016 T. E: 2015/8283, K: 4016-
Bankadan kredi alabilmek için davacının serbest iradesi ile kabul edip onayladığı sözleşme uyarınca kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle davacının maaşına bloke konularak kesinti yapılmasının mümkün olduğu, kredi sözleşmesinde yer alan bu hükmünün haksız şart olarak nitelendirilemeyeceği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu ve hukuk düzeni tarafından korunamayacağı- İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının ayrı ayrı takip başlatmasının dürüstlük kuralına uymayacağı-
11. HD. 06.04.2016 T. E: 2015/9230, K: 3765-
Davalının 2011/53440 sayılı ve "Al J...+şekil" ibareli marka başvurusunun çekişmeli davacı marka başvurusundan sonra TPE kayıtlarına girdiği ve dikkate alınamayacağı, davalının tescilli 2001/20446 kod numaralı şekil markasının, gerekse "Al J.." ve "El C.." işaretlerini Türkiye yayıncılık sektöründe tanınmış olduğu, taraflar arasındaki işbirliği görüşmelerinin olumsuz sonuçlanması karşısında davacının tescil konusundaki ısrarının kötüniyetli olduğu, MK. 2 anlamında tescil engeli teşkil edeceği-
TMK'nın 452/2. maddesinde vesayet altındaki kişinin fiil ehliyeti hususunda diğer tarafı yanıltmış olması halinde zarardan sorumlu olacağı- Tam ehliyetsiz kişinin normal zekalı bir insanla eşdeğer tarzda hareket ettiği durumlarda hukuki muamelenin hükümsüzlüğünü ileri sürmenin hakkın kötüye kullanılması olacağı- Dava konusu olayda davalının kredi kartından bir menfaat elde ettiği, bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli gibi hareket eden davalının, borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliği ileri sürerek, ifadan kaçınmasının hakkın kötüye kullanılması olduğu, kısıtlının karşı tarafın aleyhine olacak şekilde kendi malvarlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşme oranında sorumlu olduğu-
Çekişme konusu yapılan taşınmazda tüm paydaşları kapsayacak şekilde harici bir taksim ya da eylemli olarak fiili kullanım biçiminin oluşup oluşmadığının araştırılması gerektiği, böyle bir durumun bulunmadığının saptanması halinde davacı tarafın çekişmesiz olarak kullandığı bölüm olduğundan intifadan men olgusu oluşmadığı-
Taraflar arasında, işçinin rızası alınmadan ücretinin düşürülüp düşürülemeyeceği ve sonuçları noktasında uyuşmazlık bulunduğu davada, her türlü işte uygulanmakta olan çalışma sürelerinin yasal olarak daha aşağı sınırlara indirilmesi veya işverene düşen yasal bir yükümlülüğün yerine getirilmesi nedeniyle ya da bu Kanun hükümlerinden herhangi birinin uygulanması sonucuna dayanılarak işçi ücretlerinden her ne şekilde olursa olsun eksiltme yapılamayacağı- İşçinin aldığı ücret miktarının düşürülmesi, ikramiyenin veya sosyal yardımın kaldırılması, işçinin işyeri organizasyonunda mevcut görevinden daha alt seviyedeki bir göreve atanması, çalışma koşullarının ağırlaştırılması gibi durumların 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22 nci maddesi anlamında iş sözleşmesinin içeriğinin işçi aleyhine değiştirilmesi anlamına geleceğini- İşçinin açıkça onay vermediği esaslı değişikliklerin işçiyi bağlamayacağı-
Binaların tapu kaydında yer alan şerhteki binalar olduğu binanın bir bölümünü davacının bir bölümünü davalının kullandığı, davalı tarafından yapılan ve krokide kırmızı ile gösterilen bölümün taşınmazın niteliğini değiştirmediği açık olduğundan tüm paydaşları kapsayan fiili kullanma biçiminin oluşmadığı, ancak davacının taşınmazın bir bölümünü çekişmesiz olarak kullandığı olayda TMK. mad. 692 'nin de uygulanamayacağı, uyuşmazlığın elatmanın önlenmesi davası ile değil kesin çözüm getiren ortaklığın giderilmesi davası ile çözümlenebileceği-