Davacı 01.04.2011 yılı öncesinde hafta tatili kullanmadığını ve genel tatil ücreti alacağının ödenmediğini belirterek hafta tatili ve genel tatil alacağı talebinde bulunmuş, dosyaya davalı işverence 2011 yılı öncesi kayıtların sunulmaması nedeniyle tanık anlatımlarına göre alacakların hesaplanarak kabulüne karar verilmişse de Yartgıtayca 2011 yılı öncesine dair bordro ve puantajlar ile hizmet alım sözleşmelerinin sunulması için dosyanın geri çevrildiği ve sonrasında belgelerin dosyaya sunulduğu anlaşıldığından, puantajlarda çalışılan hafta tatili ve bayram tatili günlerinin belirtildiği ve bordrolarda tahakkuk yapıldığı tespit edildiği görülmekle bu kayıtlar ile ödeme kayıtları da celbedilerek davacıya hafta tatili ve genel tatil çalışmalarının karşılıklarının ödenip ödenmediği araştırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği- Davacının, güvenlik görevlisi olarak çalıştığı anlaşılmakla, davacının asıl işveren alt işveren ilişkisi içerisinde yapılan işte çalıştığından, bir muvazaaya dayalı ilişkinin kurulduğundan bahsedilemeyeceği- Muvazaadan bahsedilmesine imkan bulunmaması sebebiyle davacının alt işveren işçisi olarak geçirdiği çalışma dönemi için ilave tediye alacağını hak kazandığının kabulünin de hatalı olduğu-
Tespite konu hizmet alım sözleşmeleri kapsamında alt işveren şirketlere ihale edilen işlerin davacı ortaklığın asıl işi olduğu konusunda tereddüt bulunmadığı, ancak bu işlerin İş K. mad. 2/6 ve Alt işveren Yönetmeliği kapsamında işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerden olup olmadığına dair şartlar yönünden yapılan incelemede ise özel teknik şartnamelerde tüm araç ve gereçlerin ... tarafından temin edildiği, işin görülmesinin tamamıyla kurumun emir ve talimatlarıyla yürütüldüğü ve işin kurumun uzmanlık alanı kapsamında olduğu, ihalenin bir hizmetin gördürülmesinden ziyade personel temini amacına yönelik olduğunun ve işin teknolojik nedenle uzmanlık gerektirmediğinin anlaşıldığı-
Hâkimin, tarafların maddi vakıayla ilgili söylediği olguları dikkate almak zorunda olduğu- Davacı vekili dava dilekçesinde açık bir şekilde müvekkilinin son 3 yıllık izinleri hariç yıllık izinlerini kullanmadığını ileri sürmesi karşısında, bilirkişi raporunda davacının tüm çalışma süresi üzerinden yıllık izin alacağı hesaplanmışsa da, davacının kıdemine göre hak ettiği yıllık izinlerin son 3 yılı hariç bırakılarak hesaplanıp, hüküm altına alınması gerektiği- Hükme dayanak raporu hazırlayan bilirkişi tarafından, kıdem tazminatı ile yıllık izin alacağı hesaplamasına esas alınacak çıplak ücreti, seçenekli olarak asgari ücret ve Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilen prime esas kazanç miktarı esas alınarak belirlenmiş, mahkemece de Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilen prime esas kazanç miktarını esas alarak hesaplayan seçenek hükme esas alınmışsa da, prime esas kazanç içerisinde çıplak ücret ve giydirilmiş ücrete dahil olmayan unsurlar bulunabileceği gibi nakdi olarak ödenen yol ve yemek ücreti de bulunabileceğinden, hesaplamaya esas çıplak ücretin belirlenmesinde bu kazancın esas alınamayacağı- Davacının çıplak ücreti ve ispatlanan sosyal yardımlar varsa, bu çıplak ücrete eklenerek giydirilmiş ücreti belirlendikten sonra kıdem tazminatı ile yıllık izin alacağı yeniden hesaplanıp hüküm altına alınması gerektiği-
Fazla mesai ücreti bakımından, Yargıtay tarafından incelenmiş olan önceki dosyalarda kabul edilen haftalık 9 saat fazla mesainin kabul edilerek sonuca gidilmesi gerektiği- İki davacı tanığının da davalıyla davalarının olduğu, Emsal ücret araştırmasında, 6 aylık kıdemli sayaç okuma elemanının 2010 yılında net 950-1500 TL arası değişen ücret alacağı ve yıl belirtilmeksizin 6 yıllık sayaç açma kapama elemanının net 1850-2250 TL arası ücret alacağı, bir diğer yazıda; 6 yıllık sayaç okuma elemanının 2010 yılı itibariyle 1500-1850 TL arası ücret alacağı belirtilmiş olup mahkeme tarafından esas alınan ücret meblağı net 2000 TL /brütü 2793 TL olup bildirilen emsallerden yüksek olduğu- Yargıtay tarafından evvelce incelenen dosyada 11 yıl kıdemli sayaç okuma elemanı 2010 yılı Haziran ayında net 1200 TL kabul edilmiş ve bozma nedeni yapılmamış olup diğer bir dosyada incelenen sayaç okuma ve sair işlerde dışarda çalışan/sahada kontrolör olan 14 yıl kıdemli işçinin 2010 yılı Mart ayında net 1200 TL. Ücret alacağı kabul edilmiş ve bozma nedeni yapılmamış olup, Yargıtay tarafından önceden geçen emsaller gibi davacının son ücretinin net 1200 TL kabul edilmesi gerektiği- Fazla mesai ücreti ile ulusal bayram genel tatil ücreti bakımından, net miktarların hesaplanmasında gelir vergisi ve damga vergisi yanında sigorta priminin ve işsizlik priminin de düşülmesi gerektiği- Dava belirsiz alacak davası olarak açıldığından, alacak miktarının tamamı için dava tarihinde zamanaşımının kesileceği, ıslaha karşı zamanaşımı savunmasının gözetilemeyeceği- (İSKİ, ASKİ gibi) Büyükşehir belediyelerinin bünyelerinde bulunan, tüzel kişiliği haiz, su ve kanalizasyon işlerini yürüten idarelerin (kurumların) yargılama harçlarından (ve bu kapsamda temyiz harçlarından) muaf olmadığı
Yargılamada kendisini vekil ile temsil ettiren davalılara tebligat yapılmasının hatalı olduğu- Bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesi elden şirket vekiline tebliğ edilmiş ise de, hükme esas alınan ek raporun da bu vekile tebliğ edilmediği görüldüğünden, tebligatların usule aykırı şekilde yapılmış olduğu- Mahkeme karar gerekçesinde sadece davalıların ispat külfetini yerine getirmediği açıklanarak kıdem ve ihbar tazminatının kabulüne karar verilmiş ise de; kararın gerekçesinde maddi olayın saptanmadığı, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmediği görüldüğünden, kararın HMK. mad. 297'nin amaçladığı anlamda gerekçe taşımadığı-
Muvazaanın tarafı durumundaki davalı işveren şirketin, kimsenin kendi muvazaasından yararlanamayacağı ilkesi nedeniyle ve davalı şirketin son alt işveren olmaması gözetilerek, davacının feshe bağlı olmayan işçilik alacaklarından, yalnızca kendi döneminde geçen çalışmalar yönünden müşterek ve müteselsil sorumlu tutulması gereği bulunduğundan, husumet yokluğundan davanın reddine dair verilen kararın hatalı olduğu- Davacının yaz aylarında 17:00-07:00 saatleri arasında geçen çalışma süresi 14 saat sürmesine karşın, raporda hatalı şekilde 12 saat olarak hesaplanıp, 1,5 saat ara dinlenme düşülerek haftalık 6 gün süren çalışmasında 15 saat fazla çalışma yapmış olduğu belirlenmişse de, davacının yaz aylarında 14 saat süren çalışmasından 2 saat ara dinlenme süresi düşüldüğünde günlük 12 saat, haftalık 72 saat çalışması olduğu ve haftalık 27 saat fazla mesai yaptığı, mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınarak karar verilmesi gerektiği-
İlk mahkeme kararının davalılar arasındaki asıl-alt işveren ilişkisine yönelik tespit kısmı kesinleşmiş olduğundan, mahkemece bozma kapsamı dışında hüküm kurulması gerektiği-
Üretim aşamalarında davalı Genel Müdürlük tarafından bedelsiz olarak yükleniciye bırakılan makine ve teçhizatların da kullanılması, davalı Genel Müdürlüğün kendisine sunulan iş programını veya projeyi yeterli bulunmaması halinde tespit edilen noksanlıkların davalı tarafından verilen süre içerisinde giderilmesi zorunluluğu, yüklenicinin çalıştıracağı işletme müdürü, proje mühendisi, vardiya daimi nezaretçisi, teknik nezaretçinin en az sayısı ve meslek kıdeminin davalı idare tarafından belirlenmesi, idarenin, uygunsuz davrandığı, görevlerini yerine getirmekte yetersiz olduğu kanısında olduğu veya işyerinde çalıştırılmasında sakınca gördüğü her kademe ve nitelikteki elemanların iş başından ve işyerinden uzaklaştırılmasını isteyebilmesi gibi tespitler karşısında, "anahtar teslimi" olarak kabul edilemeyecek bir sözleşme ile kendisine olağan denetim sınırlarını aşacak şekilde yetkiler tanınmış olan davalı Genel Müdürlüğün asıl işveren, diğer davalı Kömür İşletmeleri AŞ.'nin ise alt işveren olarak kabul edilmesi gerektiği- Maden ocağında meydana gelen yargılamaya konu iş kazasının 301 kişinin ölümüne ve 486 kişinin yaralanmasına yol açtığı, son yüz yılın en büyük iş kazalarından birisi olan bu iş kazasının yalnızca iş kazasına uğrayanlarda veya kazalıların yakınlarında değil toplumun genelinde derin bir üzüntü meydana getirdiği, böylesine bir faciada hüküm altına alınan manevi tazminat tutarları değerlendirilirken manevi tazminatın caydırıcılık unsurunun öne çıkması gerektiği- Mahkemece, davalı Holding A.Ş. ile  ... A.Ş. arasında organik bağ bulunup bulunmadığı, birlikte istihdamın veya muvazaalı işlemlerin söz konusu olup olmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Alt İşverenlik Yönetmeliğinin 3. maddesinde yardımcı işin, “işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin olmakla beraber doğrudan üretim organizasyonu içerisinde yer almayan, üretimin zorunlu bir unsuru olmayan ancak asıl iş devam ettikçe devam eden ve asıl işe bağımlı olan iş” şeklinde tanımlandığı, bu tanım çerçevesinde arızi de olsa planlı da olsa, bakım ve onarım işlerinin doğrudan üretim organizasyonu içinde yer almasının söz konusu olmadığı, aksine, planlı bakım ve onarım işinin asıl iş devam ettikçe devam eden ve asıl işe bağımlı olan işlerden olduğu, böylece asıl işe yardımcı iş niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği, bu takdirde, yardımcı işin alt işverene verilebilmesi için teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirmesi gerekmediği gibi, yardımcı işlerin bölünerek alt işverene verilmesine engel de bulunmadığı, mahkemece belirtilen hususlar gözetilmeksizin, bakım işinin asıl iş olduğu ve asıl işverenin işçileri ile alt işverenin işçilerinin aynı yerde aynı işi yapmalarının muvazaa oluşturduğu sonucuna varılmasının isabetli olmadığı-
Hemzemin geçitlerin bakımı, işletilmesi, hemzemin geçitlerde gerekli güvenlik önlemlerinin alınması ve bu kapsamda hemzemin geçit bekçiliği işinin, davalının asıl işleri arasında olmadığı ve söz konusu işlerin yardımcı iş niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği- Dava dışı ilgili kamu idarelerine hemzemin geçitlerle ilgili yüklenen yükümlülüklerin yerine getirilmediği hemzemin geçitlerde, davalı TCDD tarafından gerekli tedbirlerin (ilgili kamu kurum ve kuruşları nam ve hesabına) alınmak zorunda kalınması ve bu doğrultuda hizmet alım sözleşmelerinin de yapılması, yaşanması olası can ve mal kayıplarının önüne geçilebilebilmesi amacını taşıdığı- Mahkemece muvazaa kabulüne yönelik karar gerekçesinde, davalı TCDD’nin, bir kısım bölgelerde hemzemin geçit bekçiliğinde kendi bünyesinde işçi çalıştırması olgusuna da dayanılmışsa da, yargılamada dinlenen tanıkların beyanlarından, davacının çalıştığı hemzemin geçitte, davalı TCDD’nin işçisinin çalışmadığı anlaıkmakta olup yardımcı işin bölünerek alt işverene verilmesinde mevzuat açısından bir engel de olmadığından, farklı hemzemin geçitlerde aynı nitelikteki yardımcı işte çalışan davalı TCDD’nin işçilerinin olmasının, asıl işveren-alt işveren ilişkisini kanuna aykırı ya da muvazaalı hale getirmeyeceği- Yardımcı işlerin tamamen veya bölünerek alt işverene verilmesinde, “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” gibi sınırlayıcı bir düzenlemeye mevzuatta yer verilmemiş olduğu- Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna aykırı olmadığı ve muvazaaya da dayanmadığı anlaşıldığından, davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiği-