Mahkemece, alt-asıl işveren konumundaki davalıların kazanın oluşunda iş sağlığı ve işçi güvenliği mevzuatı yönünden kusurunun bulunup bulunmadığı, kusuru varsa miktarı yeterince araştırılmadığından, mahkemece, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınarak, varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerekeceği- Kurum denetmen raporunda sigortalının ağır kusuru nedeniyle hakkında 5510 sayılı Kanun'un 22/b maddesi uygulanması gerektiğinin belirtilmesi nedeniyle geçici iş göremezlik ödeneğinden 779,45 TL tutarında kesinti yapılmasına yönelik işlem nedeniyle kurumca ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin miktarı net olarak tespit edilerek sonuca göre hüküm kurulması gerekeceği-
Davacının davalı alt işveren nezdinde 14.06.2015-13.06.2016 tarihleri arasında çalıştığı, iş akdinin feshinden sonra 01.07.2016 tarihinde yine asıl işverenin alt işvereni olan Ltd. Şirketinin aldığı ihalede tekrar çalışmaya devam ettiği ve ihalede çalışanların sayısının 30' dan fazla olup, kıdeminin 6 aydan fazla olduğu anlaşıldığından bu eksiklikler sonuca etkili görülmediği- Davacı lehine hükmedilen 4 aylık boşta geçen süre ücreti ve diğer haklardan davalıların birlikte sorumluluğuna karar verilmemesi ve davacı asıl işveren nezdinde işe başlatıldığından davalı şirket aleyhine hatalı şekilde işe başlatmama tazminatına hükmedilmesi temyiz edilmediğinden; bu hususların bozma sebebi yapılmadığı-
Davalılar arasında yapılan ihale belgelerinin, teknik-idari ve sair şartnamelerin, davalı ile şirketler arasındaki sözleşmelerin, davalılar arasındaki ilişkiyi gösteren tüm sair belgelerin getirtilmesi talep edilmişse de 2012 yılına kadar sözleşmelerin ve şartnamelerin getirildiği, diğer belgelerin sunulmadığı anlaşıldığından, yapılan yargılama sonunda mahkemece davalılar arasında muvazaa olduğu kabul edilmişse de, davacı hizmet dökümü ve işe giriş bildirgelerine göre zaten ....A.Ş. işçisi olup böyle bir tespitin dosyada sonuca etkisi anlaşılamamış olduğu, dosyada mevcut belgelere ve hizmet dökümüne göre davacının diğer A.Ş. şirketinde çalışması olmadığından ve 2014 yılına ilişkin hizmet alım sözleşmesi sunulmadığından şirketler arasındaki ilişki ve ...A.Ş.'nin mali haklardan neden sorumlu tutulduğunun anlaşılamamış olduğu- Mahkemece davalı A.Ş.ler arasındaki ilişkiye dayanak olan tüm belgelerin ve bunların ticaret sicil kayıtları varsa ünvan değişikliklerine ilişkin belgelerin getirtilerek davalılar arasındaki ilişkinin ne olduğu ve davacının gerçek işvereni belirlenerek, davalılar arasında asıl ve alt işveren ilişkisinin olup olmadığı, muvazaanın bulunup bulunmadığının açıkça ortaya konulması gerektiği-
Bozma kararı öncesinde mahkemece, davacının çalışma süresi içinde arada kıdem ve ihbar tazminatı ödenen dönemin tasfiyesi kabul edilmiş ve bu husus bozma nedeni yapılmamış olduğundan, davalı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı ve bu hak ihlal edilerek karar verilemeyeceği belirtildiğinden, tasfiye edilen dönem dışında, davacının bakiye hizmet süresine göre hak kazandığı kıdem ve ihbar tazminatının hüküm altına alınması gerektiği- Her eda davasının bir tespit hükmü içermesi zorunluluğu karşısında mahkemece fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak hüküm altına alınan alacaklara yönelik tespit hükmü kurulmamasının da hatalı olduğu-
5521 sayılı Yasada açık düzenleme olmamakla birlikte, bu Yasanın 15. maddesindeki düzenleme gereği, HUMK.nun 427. maddesindeki kesinlik sınırının iş mahkemelerinde verilen kararlarda da uygulanması gerektiği, grup halinde açılan davaların salt iş mahkemelerine özgü bir dava türü olmadığı, bu nedenle seri olarak açılan davalarda her dosya için kesinlik sınırına bakılması gerektiği-
Feshin geçersizliği ve işe iade davasında, asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu takdirde, her iki işverene birlikte dava açılmasında işçi açısından yarar olduğu- Muvazaa olmadığı sürece, alt işveren işçisi ile ilgili davada istemin ve verilecek kararın, feshin geçersizliği ve işe iade yönünden alt işveren; ancak feshin geçersizliğine bağlanan işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretinden her iki işverenin birlikte sorumluluğu kapsamında olması gerektiği- Asıl işveren ve alt işveren arasındaki sözleşmenin muvazaalı olması halinde ise, asıl işveren başlangıçtan beri gerçek işveren olduğundan, davanın tarafının asıl işveren olması gerektiği- Alt işverenin bu anlamda işverenlik sıfatı bulunmadığından, taraf sıfatının da olmayacağı- Feshin geçersizliği ve işe iade davasının alt ve asıl işveren ilişkisinde, her iki işverene birlikte açılması halinde, davacı işçi alt işveren işçisi olup, iş sözleşmesi alt işveren tarafından feshedildiğinden, feshin geçersizliği ve işe iade yükümlülüğünün alt işverende olduğu- Asıl işverenin iş ilişkisinde, sözleşmede taraf sıfat bulunmadığından, işe iade yönünde bir yükümlülüğünden sözedilemeyeceği- Asıl işverenin işe iade kararı sonrası, işçinin işe başlamak için başvurması ve alt işverenin işe almamasından kaynaklanan işe başlatmama tazminatı ile dört aya kadar boşta geçen süre ücretinden alt işverenle birlikte sorumluluğunun bulunduğu- Zorunlu dava arkadaşlığı dışında, bir kişinin dahili dava yolu ile davaya dahil edilmesi ve hakkında hüküm kurulmasının mümkün olmadığı-
Asıl işveren davalı belediye ile birlikte son alt işveren davalı şirketler ortaklığının kıdem tazminatının tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları-
İşkolu tespitine itiraz davalarında, tespite konu işyerinde uzman bilirkişiler eşliğinde keşif yapılarak işyerinde davalı şirkette çalışan işçilerin fiilen hangi işi yaptıkları, birden fazla iş yapıyorlarsa “sağlık ve sosyal hizmetler” iş koluna girecek iş yapıp yapmadıkları, yapıyorlar ise yaptıkları işe bunun oranı, başka bir anlatımla yapılan ağırlıklı iş tespit edilerek iş kolu konusunda karar verilmesi gerektiği-
Davacı, davalı işverence kadrolu elemanlar ile alt işverende çalışanlar arasında sosyal haklar bakımından ciddi farklar olduğunu belirterek, eşitliğe aykırı davranma tazminatı talebinde bulunmuştur. Mahkemece, işverenler arasındaki alt işverenlik sözleşmesinin muvazaalı olduğu, davacının asıl işverenin işyerinde asıl iş alanında alt işveren çalışanı gibi gösterilerek asıl işveren işçileri ile aynı işi yapmasına rağmen daha düşük ücretle çalıştırıldığı gerekçesi ile davalının aynı işte çalışanlar arasında eşit davranma yükümlüğüne aykırı davrandığından eşit davranmama tazminatına hükmedilmiş ise de, işverenin her eşit işlem borcuna aykırılık hali için tazminat yaptırımı öngörülmediği, bu yaptırımın olması için maddede mutlak olarak belirtilen ayrımcılık nedenlerinden (örneğin dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce v.b.) birinin gerçekleşmesi gerektiği- Davalı işverence eşit işlem borcuna aykırı davranılarak farklı ücret uygulandığı kabul edilmiş ise de, bu aykırılığın mutlak olarak belirlenen ayrımcılık nedenlerinden kaynaklandığını ortaya koyan bir saptamanın bulunmadığından, "eşit davranmama tazminatı" talebinin reddi gerektiği- Bordroların davalı tarafından ibraz edilmemesi halinde, SGK’ya bildirilen prime esas ücrete göre fark ücretin hesaplanarak hüküm altına alınması gerektiği-
Bilirkişi raporunda ödendiğini gösteren banka kayıtları ve bordrolar bulunmadığından fazla mesai ücreti hesaplanmış ise de dosyaya, davalı tarafından kısmi ödemeleri gösteren banka kayıtları sunulduğu, ayrıca sunulan bordrolarda maktu olarak fazla mesai adı altında tahakkuklar bulunduğu anlaşıldığından, banka kayıtları ve bordolar değerlendirilmeden, bordrolarda banka yolu ile ödenenlerin mahsubunun gerekip gerekmediği tartışılmadan karar verilmesinin hatalı olduğu-
