Takibin iptaline karar verilmiş olması halinde haciz kendiliğinden düşmüş olduğundan, icra mahkemesince «konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına» şeklinde karar verilmesi gerekeceği–
İİK. 97/XV uyarınca «istihkak davasının kabulü» üzerine davacı yararına tazminatın hükmedilmesi için davalı-alacaklının kötüniyetinin gerçekleşmesinin gerekeceği–
Üçüncü kişinin «kendi lehine» istihkak iddiasında bulunması (Borçlunun borcundan dolayı haciz edilen malın borçluya değil kendisine ait olduğunun ya da haczedilen borçluya ait mal üzerinde rehin hakkı bulunduğunun üçüncü kişi tarafından ileri sürülmesi)–
İstihkak davasının yargılama sırasında «dava konusu haczin kalkmış ya da alacaklı tarafından kaldırılmış olması halinde» mahkemece «konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına» şeklinde karar verilmesi gerekeceği–
«İstihkak davasının kabulüne» karar verilmesi halinde haczedilen ve dava konusu edilen hacizli malların değeri ile takip konusu alacağın miktarından hangisi daha az ise o değer üzerinden nisbi olarak vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği–
«Görevsizlik kararı» üzerine, HUMK. 193/II (şimdi; HMK. 20/1) hükmünün istihkak davalarında da uygulanacağı–
Yargıtay bozmasına uyulmakla temyiz eden davacı yararına usule ilişkin kazanılmış hak doğmuş olacağı, bu kararın kamu düzeni ile ilgili olduğu–
İİK’nun 97/XVII. maddesi hükmüne göre; icra mahkemesince tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için «karşılık dava» olarak açılması gerektiği (Doğrudan doğruya açılan iptal davalarına bakmak görevinin ise genel mahkemelere ait olduğu)–
«Geçerli haciz bulunması» önkoşulu bulunmadan açılan istihkak davası hakkında mahkemece, ‘açılan davanın «hukuki yarar yokluğu» ya da «dava önkoşulu bulunmaması» nedeniyle reddine karar verilmesi’ gerekeceği–
İİK. 97/XVII’ye göre açılan iptal davasında «borçlu» ve «borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları»nın davalı olarak gösterilmesi gerekeceği–