Mahkemece, borçlunun şikayet dilekçesi ekinde sunduğu adrese dayalı nüfus kayıt sistemi örneğinde tebliğ tarihi itibariyle adresi Gaziantep gözüktüğüne göre borçlunun, tebliğ tarihinde, tebligatın yapıldığı İzmir adresinde, ...... olarak belirtilen kişiyle aynı dairede oturup oturmadığı konusunda zabıta araştırması yapılarak, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
7201 s. Teb. K.'nun (6099 s. K. ile yapılan değişiklik öncesi) 35/son maddesi hükmüne göre; "...kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ve ticaret sicillerine..." bildirilen adreslere tebligat yapılamaması halinde, değiştirilen adres bu yerlere bildirilmediği takdirde muhataba doğrudan 35. madde uygulanarak tebligat yapılabileceği yani; daha önce aynı adrese yöntemince tebligat yapılması koşulunun aranmayacağı- Mahkemece borçlunun tebligatı öğrendiği tarih olarak beyan ettiği itiraz tarihinin tespit edilmesi ve bu tarihe göre şikayetin süresinde olması halinde tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesinin , aksi halde şikayetin reddine karar verilmesinin gerektiği-
İcra müdürlüğünün 3. kişiye çıkarılan haciz ihbarnamelerinin tebligatlarının usulsüzlüğünü re'sen gözönüne alarak işlem yapma yetkisinin bulunmadığı, tebligat usulsüz dahi olsa Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine göre muhatabın tebliği öğrendiği tarih sayılacağı, bu nedenle ancak tebligat muhatabı kişinin tebligatın usulsüz olması nedeniyle tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesini şikayet edebileceği-
Düzeltilen tebliğ tarihine göre borçluların sair itiraz ve şikayetleri süresinde olduğundan söz konusu itiraz ve şikayetlerin esasının incelenip karara bağlanmamış olması HMK. mad. 297/2'ye aykırı olup bozma nedeni teşkil edeceği- Tebligat usulsüzlüğü şikayeti kabul edildiğine göre ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi ile yetinilmesi gerekir iken ayrıca ödeme emrinin iptali yönünde hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Tebligatı alan kişinin borçlu şirket vekili olmasının, muhatabı borçlu tüzel kişiliğin kendisi olan bu tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 12. ve 13. maddelerinde öngörüldüğü şekilde yapılmasına ilişkin yasal zorunluluğu ortadan kaldırmayacağı-
Tebliğ evrakının sahteliği yönündeki ceza mahkemesinin kesinleşmiş ilamının icra mahkemesi yönünden bağlayıcı olduğu-
Tebligat Kanunu’nun 35. maddesinin uygulanabilmesi için öncelikle bildirilen adrese tebligat çıkarılmasının, tebligat iade geldikten sonra Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre aynı adrese tebligat yapılmasının gerekeceği, bu nedenle şikayetçiye ticaret sicil adresine önceden çıkarılıp iade gelen tebligat olmadan Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligat yapılmasının usulsüz olduğu- “İhalenin feshine” şeklinde hüküm kurulması gerekirken “ihalenin iptaline” şeklinde hüküm kurulmasının varılan hukuki sonuca etkisi bulunmadığından bu hususun düzeltme nedeni yapılmadığı-
Tebligat mazbatasına, dağıtıcı tarafından, muhatabın çarşıda olduğuna dair beyanda bulunan kişinin adı-soyadı ile imzadan imtina edip etmediği yazılmadığından tebliğ işleminin usulsüz olduğu- Borçlunun usulsüz tebliğe muttali olduğu tarihe göre tebliğ tarihinin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesi gerekeceği-
Tebligat yapılan adresin, borçlunun ticaret sicilde kayıtlı adresi olmaması sebebiyle satış ilanı tebliği usulsüz olduğu-
Satış ilanı tebliğ evrakı üzerinde; tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından T.K.'nun 23/1-8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği anlaşılmakta olup; dağıtıcının kendiliğinden ödeme emri tebliğ işlemini T.K.'nun 21/2. maddesi uyarınca yapmasının isabetsiz olduğu- Tebligat Yönetmeliğinin 16/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan adresine renkli bastırılan tebligat zarfının gönderilmesi gerekeceği- (Bu tebliğ zarfının açık mavi renkte basılacağının da Yönetmeliğin 79/2. maddesinde düzenlenmiş olduğu)-