Mahkemece, borçlunun tebliğ tarihinde, tebliğ adresinde tebligatı menajeri sıfatı ile alan Z. isimli kişi ile birlikte oturup oturmadığının ya da bu kişinin Tebligat Kanunu'nun 16. maddesi kapsamında borçlunun hizmetlisi olup olmadığının kolluk marifetiyle ve sunulan her türlü delille yöntemince araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Genel haciz yolu ile başlatılan bir takipte yetki itirazı da dahil olmak üzere her türlü itirazın İİK'nun 62. maddesi uyarınca icra dairesine bildirilmesinin zorunlu olduğu, borçlunun icra dairesi yerine Mahkeme'ye başvurusunun sonuç doğurmayacağı- Borçlu şirkete yapılan tebligat, Tebligat Kanunu’nun 12. ve 13. maddelerine aykırı olarak tebligatı almaya yetkili olan şirket temsilcisinin nerede olduğu tespit edilmeden, çalışan olduğu belirtilen personele yapıldığından, yapılan bu tebliğ işleminin usulsüz olduğu- Usulsüz tebligat halinde, muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-  Mahkemece, İİK. nun 16. ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddeleri uyarınca tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, İİK.nun 62. maddesine aykırı olarak ve talepte aşılmak suretiyle icra dairesinin yetkisizliği yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının, usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılması gerekeceği-
Şirketin fesih ve tasfiyesine ve tasfiye memuru atanmasına karar verilmesinden sonra, borçlu şirketin, tasfiye memurları tarafından temsil edilmesi gerektiğinden, tasfiye memuru yerine kayyım tarafından borçlu şirket temsilcisi sıfatı ile şikayette bulunulmasının yasal düzenlemelere aykırı olduğu- Borçlu şirket adına ve şirket adresine tebliğ edilip usulsüzlüğü öne sürülen ödeme emri tebliğ tarihinden önce mahkeme dosyası üzerinden borçlu şirketi temsilen kayyım tayin edilip edilmediği, şirketin kayyımla temsil edilip edilmediği araştırılması ve araştırma sonucunda, tebligat tarihinde, borçlu şirketin kayyımla temsil edildiğinin belirlenmesi halinde, kayyım tayin edilen tarihten sonrası için borçlu şirkete ilişkin tebligatların, şirket kayyımına yapılması gerekeceğinden, bizatihi şirket adına ve adresine tebligat yapılmasının yok hükmünde olacağı-
Vekile yapılan tebligatın geçerli olması için, onun vekil sıfatıyla icra takibine katılmış olması gerekeceği, vekilin alacaklı adına takip talebini imzalamış veya borçlu adına ödeme emrine itiraz etmiş olması hallerinde, tebligatın alacaklı veya borçluya değil, vekile yapılacağı, bir kişinin genel vekiline yapılacak tebligatın, eğer genel vekil icra takibine katılmamışsa ancak genel vekilin kabulü halinde mümkün olduğu, çünkü, genel vekilin müvekkilini her dava ve icra işinde temsil etmek zorunda olmadığı-
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik iddia, mahkemede her türlü delille ispat edilebileceğinden, öncelikle duruşma açılarak şikayetçiye (borçluya) ve karşı tarafa (alacaklıya) anılan konudaki delillerini mahkemeye ibraz etmeleri için imkan tanınmadan dosya üzerinden karar verilmesinin usule aykırı olduğu-
Bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler o yerde bulunmadıkları takdirde, tebliğin o yerdeki daimi memur veya müstahdemlerden birine yapılacağı, borçlunun geçici olarak o yerde bulunmadığının tespiti halinde, tebligatın o yerde bulunan yukarıda sayılan kişilere yapılması gerekeceği, ilgilinin o yerde geçici olarak bulunmadığı hususunun dağıtıcı tarafından tespit edilerek, tebligat mazbatasına şerh verilmesi gerekeceği, şerh verilmeden yapılan tebligatların usulsüz olduğu-
Takip dayanağı ilamda borçlunun vekil ile temsil edilmesi nedeniyle icra takibinde tebliğ işlemlerinin vekile yapılması gerektiği, şikayet süresinin icra emrinin vekile tebliğ tarihi ile başlayacağı-
Vekile tebligat yapılmadan takibe devam olunamayacağı ve vekile yeniden icra emri tebliği gerektiği-
Vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunlu olduğundan asile yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmamasının sonuca etkili olmadığı, satış ilanının borçlu vekiline tebliğ edildiği anlaşıldığına göre, mahkemenin bu yöndeki ihalenin feshi sebebinin yerinde olmadığı-