Takibin şekline göre icra dairesine itiraz edilmemiş olmasının, tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin incelenmesine engel teşkil etmeyeceği–
Şikayetçi (borçlu) vekilinin icra mahkemesine (tetkik merciine) başvurusunda -esasla ilgili itirazları ileri sürmeden- sadece «asile çıkarılan icra (ödeme) emrinin iptalini» istemiş olması halinde, icra mahkemesince (tetkik merciince) istem doğrultusunda karar verilmesi gerekeceği–
«Usulsüz tebliğ»le ilgili istemin, tetkik mercine ‘gecikmiş itiraz’ şeklinde sunulmuş olması halinde de, başvurunun hukukî niteliği hakimce belirleneceğinden (HUMK. 76; şimdi; HMK. 33) istemin «şikayet» olarak incelenip sonuçlandırılması gerekeceği–
Kendisine tebligat yapılacak kişinin adresinde bulunmaması halinde kendisi ile birlikte oturan ailesi fertlerinden veya hizmetçilerinden birine yapılacağı, bu durumda, «muhatabın adreste bulunmama sebebinin araştırılmasına ve tevziat saatinden sonra adrese döneceğinin saptanıp, tebliğ tutanağında belirtilmesinin» gerekmediği–
Kendisi ile birlikte oturan aile efradından birisine tebligat yapılması halinde muhatabın adreste bulunmama nedeninin araştırılacağına dair yasada açıklık bulunmamasına göre şikayetin reddine karar verilmesinin gerekeceği-
İcra mahkemesinin (tetkik merciinin) «tebligatın usulsüz olduğu»nu -bu konuda ilgililer (borçlular) tarafından usulüne göre, süresi içinde yapılmış bir şikayet bulunmadıkça- kendiliğinden gözetemeyeceği–
Borçlunun -«ödeme emri tebligatın usulsüz yapılmış olduğunu» ileri sürerek- «ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesini» istemekte hukuki yararının bulunduğu-