Özel kanununda yurt içinde tebliğ için farklı bir düzenleme mevcut olsa bile, yurt dışında oturan Türk vatandaşlarına ancak Tebligat Kanununun 25, 25/a ve Tebligat Yönetmeliğinin 38-41, 43. madde hükümlerine göre tebligat yapılabileceği-
Muhatap adına tebligat yapılan kişinin gerçekte «tebliğ tarihinde muhatap ile birlikte -aynı çatı altında- oturmadığı» hususunun icra mahkemesinde (tetkik merciinde) tanık dahil her türlü delille (ikametgah belgesi, elektrik ve su faturaları vb. ile) ispat edilebileceği–
Yetkili temsilcinin tebliğ sırasında bulunmadığı tesbit edilmeden, Tebligat Kanununun 12. ve 13. maddeleri yerine 21. maddesine göre tebligat yapılamayacağı–
HUMK. 76’ya (şimdi; HMK. 33'e) göre hukuki nitelendirmeyi yapmak hakimin görevi olduğundan, dilekçede «gecikmiş itiraz»dan bahsedilmiş olmasının, uyuşmazlığın «usulsüz tebligat nedenine dayalı şikayet» olarak algılanıp çözüme kavuşturulmasına engel teşkil etmeyeceği–
«Tebligatı almaktan (tebellüğden) kaçınma» halinde Tebligat Tüzüğünün 30. maddesine göre işlem yapılması (yani; «tebliğ memurunun, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti veya meclisi azasından birine veya zabıta âmir veya memuruna imza karşılığında teslim etmesi, ayrıca düzenleyeceği ihbarnameyi gösterilen adresin kapısına yapıştırması ve durumu muhatabın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya bildirmesi») gerekeceği–