Davalı ile davacı arasında sözleşmesel ilişkiye dayanan araç takip cihazlarının satışı ve montajı işinin bulunduğu olayda, davacıya bildirimde bulunmadan, davalının müşterilere internet sitesinde "bilgilendirme" başlıklı bir duyuruda bulunması üzerine, "haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi" isteminde bulunulmuş olup; anılan bu duyuruda yer alan açıklamaların, davacının faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla "kötüleme" niteliğinde olup olmadığı hususu tespit edilerek haksız rekabetin oluşup oluşmadığına karar verilmesi gerektiği- 
Hak sahibinin, sahip olduğu hakka yönelik saldırıları durdurma ve önleme yetkisine rağmen, ya pasif kalarak bu yetkisini uzun süre kullanmaması ya da bu yetkisini kullanmayacağına ilişkin aktif bir davranış gösterdikten ve karşı tarafta da hakkın kullanılmasına karşı çıkılmayacağına ilişkin güven ve haklı beklenti oluşturulduktan sonra, kendisine duyulan güveni ihlal edecek ve karşı tarafı zor durumda bırakacak şekilde sahip olduğu haktan kaynaklanan yetkisini ileri sürmesinin dürüstlük kuralına aykırı ve çelişkili davranış teşkil edeceği- Daha önceden başkaları adına marka olarak tescilli bir işaretin, bir başkası tarafından ticaret unvanı olarak tescil ettirilmesi ve unvanın farklı bir faaliyet alanında tanıtıcı işaret olarak kullanılmasının marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilemeyeceği-
Marka hakkına tecavüz- Haksız rekabet- Tazminat- Katma Değer Vergisinin hükmolunan tazminata eklenip eklenmeyeceği-
METRANS ibaresini kullanım şekli ve yine site içeriğinde perakendecilik hizmeti sunması ve www.metrans-end.com.tr sitesinde de yine perakendecilik hizmeti sırasında kullandığı MAXTRANS ibaresi nedeniyle davacının markalarından doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitine, her iki site içeriğinde perakendecilik hizmeti faaliyetlerinin bu markalar adı altında yapılmasının men ve ref'ine karar verilmesi gerektiği-
Davacı tarafından, dava konusu vincin boom silindiri üzerinde iki ayrı şirkete yaptırılan inceleme neticesinde çatlak tespit edilememiş ise de; mahkemece yargılama safhasında alınan bilirkişi raporunda iki ayrı ultrason cihazıyla yapılan ölçümler sonucunda, hidrolik silindirin dava konusu olan piston rodunun bulunduğu yerde bir çatlaklık veya kırılma olduğu, sinyal ölçülerine bakıldığında en az 10 mm üzerinde bir çatlaklık bulunduğu, mevcut verilerle çatlağın derinlik ve genişliği net olarak ölçümü yapılamadığı için vincin liman işletmeleri içerisinde çalıştırılmasında güvenlik açısından bir sorun teşkil edip etmeyeceği, hangi sürede vincin çalışmasında arızalara sebebiyet verebileceği öngörülemediğinin tespit edildiği, bu hâliyle, bilirkişi raporundaki tespitler ile davalı şirket tarafından yapılan ve haksız rekabete konu yazıda yer alan tespitler uyumlu olup, TTK’nin 55. maddesinde belirtilen haksız rekabet fiilinin gerçekleşmediği, yani bilirkişilerce dava konusu vincin boom silindiri üzerinde çatlak olduğunun tespit edilmesi karşısında davalılar tarafından davacının iş yaptığı şirkete güvenlik uyarısında bulunulmasının davacının kişiliğini, emtiasını, iş mahsulünü, faaliyetini yahut ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz beyanlarla kötüleme olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, bu itibarla; davalıların beyanının yanlış olmadığı tespit edilmekle birlikte, bu beyanın yanıltıcı veya lüzumsuz olmadığının da anlaşıldığı, zira, davalıların üretici ve servis hizmeti veren konumları, davacının merhunun değerinin muhafazası için gerekli ihtimamı göstermekle yükümlü olması, davalıların da bu muhafaza ve uygun çalıştırma yükümlülüğüne uyulmasını temin için liman güvenliğini tehdit eder durum belirlediklerinde, ileride doğabilecek sorumluluklarını da nazara alarak, durumu önceden şirkete bildirme, uyarma ve dava konusu vincin ticari itibarını da koruma durumunda oldukları hususları da gözetildiğinde davaya konu yazının haksız rekabet oluşturmadığı, o hâlde; davalıların eyleminin haksız rekabet teşkil etmeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasında yapılan müşteri temsilciliği sözleşmesinde yer alan rekabet yasağı hükmünün ihlal edildiği iddiasına dayalı cezai şart istemine ilişkin davada; imzalanan sözleşmede, sözleşmenin geçerli olduğu süre ile, sözleşmenin sona erdirilmesinden itibaren iki yıl içerisinde, sözleşme çerçevesinde yürütülen işe benzer ya da rekabet halinde, ilgili franchise alanının işi ile bir başka şekilde bağlı işi, sözleşmenin geçerli olduğu ilçe sınırları dahilinde yapmayacağını taahhüt ettiğinin düzenlendiği; taraflar arasındaki sözleşmede rekabet yasağının geçerli olacağı ilçe sınırlarının belirtilmediği gibi, maddede belirlenen iki yılın da Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan çalışma hürriyeti ilkesine aykırılık teşkil ettiği; tarafların aralarında imzalayacakları bir sözleşme hükmü ile bu özgürlüğü ihlal anlamına gelecek herhangi bir düzenleme yapmalarının mümkün olmadığı, buna göre cezai şart talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Hem ticaret unvanı hem de ürün ve hizmet markası olarak kullanılan ve tescil ettirilen ibarenin arama motorunda yazıldığında öncelikli olarak davalı şirkete ait internet sitesinin üst sıralarda çıkmasını sağlanması- Ticari itibarının zedelenmesi- Haksız kazanç sağladığı iddiası- Marka hakkına tecavüz teşkil- Markaya tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi, durdurulması, hükmün ilanı, tazminat talepleri- İnternet arama motorunda davacının markası arandığında davalının web sitesinin gözükmesi karşısında, davalının hangi sözcükleri anahtar sözcük olarak satın alındığını ispat yükünün bulunmasına ve satın alınan anahtar sözcükler arasında davacı adına tescilli “..." ibareyi satın almadığını ispat edememiş olduğu-
Davacı şirkette "arge teknisyeni" olarak boya formülleri üzerinde çalışan davalının, davacı şirketin teknik, üretim teknolojisi ve özel üretim biçimi gibi ticari sırlarına ulaşmasının mümkün olduğu ve  taraflar arasında yapılan sözleşmeye aykırı olarak aynı faaliyet alanında çalışan başka bir firmada aynı nitelikte bir işe girmesinin davacı yönünden "haksız rekabet" oluşturduğundan, davalının sözleşmeyle kararlaştırılan ceza-i şarttan sorumlu olduğu ancak sözleşmeyle kararlaştırılan "cezai şart" fahiş olduğundan davanın kısmen kabulü ile 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesinin isabetli olduğu-
Marka hakkına tecavüz- Haksız rekabet-  Maddi tazminat- Manevi tazminat- Tecavüzün tespitine, durdurulması ve önlenmesine, tecavüz teşkil edecek şekilde üretilen vasıtalara el konulması- Kararın yayın yolu ile duyurulması-
Tazminat istemi yönünden ürünün satıcısı olan kişilerin satmış oldukları ürünün taklit markalı olduğunu bilmeleri ya da bilebilecek durumda olmaları gerektiği-