E. davası açılmasının mümkün olduğu durumlarda tespit davası açılamayacağından kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, 4 ay boşta geçen süre ücreti ile 5 ay işe başlatmama tazminatının belirlenmesi ve belirlenmesi ve her bir alacak kaleminin ödenmesi gereken tarihlerin ve faiz başlangıcının tespitine karar verilmesin tespitine ilişkin davanın reddi gerektiği-
Uyuşmazlık konusu vardiya tazminat alacağı bakımından ise davacının; sendikaya üye olduğu ve toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği tarihi, çalışma süresini, ödenen çıplak ücreti, toplu iş sözleşmesi gereği alması gerektiğini iddia ettiği aylık vardiya tazminatı miktarını işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince belirleyebilecek durumda olduğu, bu halde talep edilen bu alacak kalemlerinin belirsiz alacak olmadığı, dava konusu edilen bu alacakların gerçekte belirlenebilir alacak olmaları ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri anlaşılmakla toplu iş sözleşmesinden kaynaklı vardiya tazminatı alacağı ile kıdem ve ihbar tazminatı alacakları yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi gerekeceği- Ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı bakımından davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; mahkemece hüküm yerinde bu alacağın net mi yoksa brüt mü olduğunun belirtilmemesi ve davada tek davalı bulunmasına karşın hüküm yerinde infazda tereddüt yaratacak şekilde ''davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil''e yönelik hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Davacının fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatili ücreti talepleri yönünden davayı belirsiz alacak davası olarak açtığı ve anılan alacaklar yönünden artırım dilekçesi sunduğu açık olup, mahkemece belirsiz alacak davasına konu alacakların tamamı yönünden dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, dava ve ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Davacı belirsiz alacak davası açmadığı gibi, davasının belirsiz alacak davası olduğuna dair bir iddiası ve talebi de bulunmadığı halde, mahkemece alacak kalemlerinin belirsiz nitelikte olduğu gerekçesiyle talep dışına çıkılarak davanın belirsiz alacak davası olarak sonuçlandırılmasının hatalı olduğu-
Mahkemece, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları dışındaki talepler bakımından, davanın belirsiz alacak davası açılamayacağı kabul edilerek hukuki yarar yokluğundan usulden ret kararı verildiği, ne var ki, davacı vekili, delilleri arasında, emsal işçi ücret ve mali haklarının belirlenmesi noktasında davalı kayıtlarına dayanmış olup, talebin haklı görülmesi ihtimalinde, emsal işçiye ödenen ücret ve sağlanan hakların tespit edilerek işçilik alacaklarının miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesinin, karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale gelebileceği, bu sebeple, mahkemece usulden ret kararı verilen alacaklar yönünden de, davanın belirsiz alacak davası türünde açılması mümkün olup, hukuki yararın olduğu-
Mahkemece, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları dışındaki talepler bakımından, davanın belirsiz alacak davası açılamayacağı kabul edilerek hukuki yarar yokluğundan usulden ret kararı verildiği, ne var ki, davacı vekili, delilleri arasında, emsal işçi ücret ve mali haklarının belirlenmesi noktasında davalı kayıtlarına dayanmış olup, talebin haklı görülmesi ihtimalinde, emsal işçiye ödenen ücret ve sağlanan hakların tespit edilerek işçilik alacaklarının miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesi, karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale gelebileceğinden, mahkemece usulden ret kararı verilen alacaklar yönünden de, davanın belirsiz alacak davası türünde açılması mümkün olup, hukuki yararın olduğu-
Davalı Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu ile diğer davalı Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu iddia edilerek, davalı Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu bünyesinde aynı görev ve kıdemde çalışan emsal işçilere ödenen ücretin davacıya da ödenmesi gerektiği ve sağlanan diğer tüm mali haklardan davacının da yararlanması gerektiği istemine ilişkin davada, mahkemece, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları dışındaki talepler bakımından, davanın belirsiz alacak davası açılamayacağı kabul edilerek hukuki yarar yokluğundan usulden ret kararı verildiği, ne var ki, davacı vekili, delilleri arasında, emsal işçi ücret ve mali haklarının belirlenmesi noktasında davalı kayıtlarına dayanmış olup, talebin haklı görülmesi ihtimalinde, emsal işçiye ödenen ücret ve sağlanan hakların tespit edilerek işçilik alacaklarının miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesinin, karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale gelebileceği, bu sebeple, mahkemece usulden ret kararı verilen alacaklar yönünden de, davanın belirsiz alacak davası türünde açılması mümkün olup, hukuki yararın olduğu, söz konusu alacaklar bakımından da, işin esasına girilmesi gerekirken, usulden ret kararı verilmesinin usule ve kanuna aykırı olduğu-
Belirsiz alacak davasına yer veren bir sistemde değer veya miktarı henüz tespit edilemeyen talepler için de eda davası açılabileceği için kural olarak ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yararın bulunmayacağı-
Doğum ve Çocuk Bakımevi Hastanesi Başhekimliği' nin ve İl Sağlık Müdürlüğü'nün tüzel kişiliğinin bulunmadığı, temsilde hata sebebiyle davanın bu davalılara yöneltildiği dikkate alınarak husumet yokluğundan red kararı verilmesi gerektiği- Fazla mesai konusunda taraf tanık anlatımlarına göre davacının haftada 49 saat çalışarak yasal çalışma süresini aşan 4 saatlik fazla mesai yaptığı anlaşıldığından belirtilen sürelerde çalışıldığının kabulü ile hafta hafta çalışma saatlerinin tespit edilerek fazla mesai alacağının hüküm altına alınması gerektiği- Davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilirken davanın red sebebi aynı olduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gibi, tüzel kişiliği bulunmayan Doğum ve Çocuk Bakımevi Hastanesi ve İl Sağlık Müdürlüğü yönünden, davalılar lehine avukatlık ücretine hükmedilemeyeceği-