HGK. 04.07.2019 T. E: 2016/22-1165 , K: 859-
Davacı vekilinin vekaletnamesinde istinaf kanun yolunu da kapsayacak şekilde kanun yollarından feragata dair yetki verilmemiş olduğundan öncelikle feragata dair karar verilebilmesi için, davacı vekiline, söz konusu özel yetkiyi kapsar şekilde vekaletnamenin dosyaya ibrazı için müzekkere yazılmasına, vekilin müzekkereye cevap vermemesi veya yerine getirmemesi halinde ise davacı asıl tarafa aynı yasanın 77. Maddesi gereğince feragatin kabulüne dair dilekçeyi dosyaya ibrazı için müzekkere yazılmasına, yazılan müzekkerede söz konusu eksikliğin giderilmemesi halinde mevcut duruma göre dosyanın inceleneceğinin belirtilmesin ve eksiklikler giderildikten sonra istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmesi için dosyanın mahalline geri çevrilmesi gerektiği-
Toplu iş sözleşmesi artışlarından kaynaklanan alacaklarını belirlemesi, davacı işçinin eğitim ve sosyal durumu dikkate alındığında kendisinden beklenemeyeceği gibi, söz konusu alacakların belirlenebilmesi için işverende bulunan bilgi ve belgelerin verilmesi ve tahkikata ihtiyaç duyulduğundan, mahkemece davanın belirsiz alacak davası olarak görülmesinin yerinde olduğu-
Davacı vekili dava dilekçesinde davalıdan talep ettiği maddi tazminatın tam olarak belirlenmesinin bilirkişi raporuyla mümkün olduğunu belirterek ve davacının sonradan kalıcı sakatlığının ortaya çıkması durumunda ayrıca maddi isteme hakları saklı tutarak davasını HMK'nun 107/1 maddesine göre belirsiz alacak davası olarak açmış; davacının kalıcı iş göremezliğine ilişkin olarak talep edebileceği maddi tazminatın belirlendiği bilirkişi raporundan sonra, ........... tarihli dilekçesi ile talebini artırdığı ve bu bedelin davalılardan tahsilini talep ettiği, bu durumda, davacı vekilinin ............... tarihli dilekçesinin HMK'nin 107/2. fıkrası uyarınca talebin arttırılması niteliğinde olduğu, o halde; mahkemece davacı vekilinin ................ tarihli dilekçesi göz önünde tutularak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacı vekili, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak tahsilini talep ettiği meblağı bilirkişi raporu sonrasında ıslah yolu ile arttırmış olup dava dilekçesi ve (HMK mad. 109) kısmi davada, ancak dava konusu yapılan miktar bakımından zamanaşımının kesileceği ve olayın 2014 yılında meydana geldiği, davanın Ağustos 2014'de açıldığı, ıslah talebinin ise Haziran 2017'de yapıldığı gözönüne alındığında, TTK. mad. 1420'de belirtilen süre geçmiş olduğundan, davalının usulüne uygun ve süresinde yaptığı zamanaşımı def'i dikkate alınarak ıslah edilen kısım yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine kararı verilmesi gerektiği-
Mahkemece; davalıya trafik sigortalı araç sürücüsü ve davacı yayanın kazadaki kusur durumlarının belirlenmesi konusunda herhangi bir araştırma yapılıp rapor alınmadan, trafik sigortacısı olan davalının zarardan sorumluluğuna karar verildiğinin görüldüğü, mahkemece alınan maddi tazminata ilişkin hesaplama yönünden hükme esas aldığı ................tarihli raporda da, dosya kapsamında alınmış kusur raporu bulunmadığından sigortalı sürücüyü %100 kusurlu olduğu kabulüne göre hesaplama yapıldığının bildirildiği, oysa, davalı sigortacının zarardan sorumlu tutulabilmesinin ön şartının, kazaya karışan sigortalı araç sürücüsünün kazada kusurlu olması olduğu, bu durumda mahkemece; somut olaya göre davalının ancak sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunması halinde ve sürücünün kusur oranıyla sınırlı olarak 3. kişilerin zararlarından sorumlu tutulabileceği göz önünde bulundurularak; davaya konu soruşturma dosyası, ceza davası açılmış ise ceza dosyası getirtilerek konusunda uzman bilirkişiden kusur raporu alınması ve oluşacak sonuca göre davalının zarardan sorumluluğunun belirlenmesi gerekeceği-
Fazla çalışma ücretinden karineye dayalı makul indirime gidilmesi sebebiyle reddine karar verilen miktar bakımından, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilemeyeceği- Talep artırımının, ancak tahsil amaçlı belirsiz alacak davasında mümkün olduğu- Tespit içeren belirsiz alacak davasının, artırım dilekçesi ile değil, ıslah sureti ile tahsil istemine dönüşebileceği- Mahkemenin ilk kararının davacının temyizi üzerine Dairemiz tarafından bozulması ve bozma kararına uyularak yapılan yargılama sırasında davacı vekilinin HMK’nun 107. maddesinden bahsederek talep artırım dilekçesi vermişse de davacı vekilinin bu ikinci dilekçesinin de niteliği itibarı ile tahsil amaçlı belirsiz alacak davasında uygulama yeri olan “tamamlama dilekçesi” olmayıp, talep edilen miktarların artırılmasına yönelik “ıslah” dilekçesi olduğu- Aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği- Davacı bozmadan önce bir kısım taleplerini artırmıştır, bozmadan sonra ise daha önceki ıslahla artırılmayan fazla mesai alacak talebini niteliği itibariyle ıslah olan ikinci ıslah dilekçesiyle artırmış, yani, davacı bozma ilamı öncesi ve sonrasında olmak üzere davada toplam iki kez ıslah yoluna başvurmuş olup hem HMK. mad. 176/2 uyarınca ‘‘aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceğinden’’hem de bozmadan sonra ıslah yapılamayacağından, bozma sonrasında yapılan ıslaha değer verilerek karar verilmesinin hatalı olduğu-
Hukuki sebepler kısmında BK.'nun 18. (TBK.'nun 19.) maddesini gösterilmesi davanın muvazaaya dayalı iptal davası olduğu şeklinde yorumlanması için yeterli midir? Davanın, dava dilekçesinde yazılı hukuki nitelendirmeye bakılmaksızın İİK 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olduğu mu kabul edilmelidir?
Davalı tarafından düzenlenen M.çik Yaşam Sigorta Poliçesi'nin "kaza sonucu maluliyet teminatı" başlıklı maddesinde "poliçe süresi içinde meydana gelen bir kaza sonucu sigortalının malul kalması durumunda aşağıda belirtilen maluliyet oranlarına göre sigortalıya ödenecek tutar olduğu, kaza, sigortalının derhal veya kaza tarihinden itibaren iki sene zarfında daimi surette maluliyetine sebebiyet verdiği takdirde, tıbbi tedavinin sona ermesini ve daimi maluliyetin kati surette tespitini müteakip tazminat sigortalıya ödenir" denilerek daimi maluliyet tazminatı ödeme şartlarının belirlendiği, gerek F. Kaza Sigortası Genel Şartları'nın 8/B maddesinde, gerekse davalı tarafından düzenlenen poliçenin daimi maluliyete ilişkin özel şartında, maluliyetin kesin tespitinden sonra tazminatın ödeneceği ilkesinin benimsendiği, maluliyet konusunda kesin tespitin yapılması ile poliçe kapsamındaki daimi maluliyet tazminatı yönünden muacceliyet şartı gerçekleşmiş olacağından, bu zarara ilişkin zamanaşımı süresinin de anılan husus gözetilerek değerlendirilmesi gerektiği-
Bir miktar para alacağının faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesinin talep edildiği kısmî davada, dava konusu miktarın kısmî ıslahla faiz talebi belirtilmeksizin arttırılması hâlinde, arttırılan miktar bakımından dava dilekçesindeki faiz talebine bağlı olarak faize hükmedileceği-