Gerek dava dilekçesindeki anlatım gerekse de toplanılması talep edilen deliller arasında işyeri kayıtlarının da bulunduğu gözetildiğinde, işçiye sağlanan ayni menfaatlerin işverene olan maliyetinin ve dolayısıyla giydirilmiş ücret miktarı ile kıdem tazminatının, tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin öncelikle karşı tarafın vereceği bilgilere bağlı olduğu, bu itibarla, somut olayda dava konusu kıdem tazminatı alacağının belirsiz olduğu- Yıllık izin ücreti alacağında; davacının, kendisine en son ödenen aylık ücret miktarını, çalışma süresini, hak kazandığı izin süresini, çalışma süresi boyunca varsa kullanmadığı veya karşılığı ödenmeyen izin sürelerini belirleyebilecek durumda olduğu, bu halde, dava konusu yıllık izin ücreti alacağının gerçekte belirlenebilir alacak olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği-
22. HD. 28.02.2019 T. E: 2016/6985, K: 4628-
Davacı tarafından talep edilen ücret alacağı ile yıllık izin ücretinin dava açıldıktan sonra ödendiği, bu halde, ücret alacağı ile yıllık izin ücretine yönelik talep bakımından, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve ayrıca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331/1. maddesinde düzenlenen “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” hükmü nazara alınarak, dava tarihinden sonra ödeme sebebiyle konusuz kalan talep miktarı gerek vekalet ücretinin (karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6. maddesi hükmü de gözetilerek) belirlenmesinde gerekse de yargılama giderleri bakımından davacı taraf lehine değerlendirilmesi gerekeceği-
Mahkemenin eğer davayı kısmi dava olarak gördü ise süresinde yapılan ıslah zamanaşımı itirazını değerlendirerek hüküm kurması, belirsiz alacak davası olarak sonuçlandıracak ise de dava konusu taleplerin belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar olup olmadığı değerlendirilerek ve hukuki yarar olduğu tespit edilen alacaklara dava tarihinde faiz işleterek hüküm kurma yoluna gitmesi gerekeceği-
Davacının; işverence yemek ve servis verildiğini belirterek, ücrete eklenilmesini talep ederek davasını belirsiz alacak olarak açtığı, işverence yemek ve servis bedellerinin kişi başı fesih tarihi itibariyle maliyetinin işverence sunulan çizelgelere göre hesaplandığı, bu nedenle kıdem tazminatının belirsiz alacak olarak kabulünün dosya içeriğine uygun olduğu- Yıllık izin alacağı yönünden ise; belgelerde davacının ücretsiz izin kullandığı tarihlerde yıllık izinli gösterilmesi ve yine iş müfettişi tespitlerinde yıllık izinlerin başka işçiler yönünden de eksik kullandırıldığının belirtildiği ve işverence sunulan yıllık izin defterinde gerçeğe aykırı düzenleme yapıldığı sabit olmakla talebin kabulü gerekirken belirsiz alacak davası açılamayacağı gerekçesiyle usulden reddinin hatalı olduğu-
Dava belirsiz alacak davası olarak açılmış ve kıdem tazminatı ve yıllık izin alacağı yönünden kısmi dava olduğu belirtilerek ıslah yapılmışsa da kısmi ıslah yoluyla dava türü değiştirilemeyeceğinden, kıdem tazminatı yönünden belirsiz alacak davası açmakta hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle talebin usulden reddine dair verilen hüküm isabetli ise de yıllık izin yönünden de belirsiz alacak davası açılamayacağı açık olduğundan bu talebin de usulden reddi gerekeceği-
Uyuşmazlık konusu kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, sendikal tazminat ve kötü niyet tazminatı, ilave tediye ve ikramiye alacakları bakımından, talep içeriğinden açıkça anlaşıldığı üzere, davacının çalışma süresini, en son ödenen ücreti, alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını belirleyebildiği, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri de belirleyebilecek durumda olduğu, dava konusu edilen alacakların gerçekte belirlenebilir alacak olmaları ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri anlaşılmakla, hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi gerekeceği-
Dava konusu kıdem tazminatı alacağı bakımından davacının; çalışma süresini, kendisine en son ödenen aylık ücret miktarını, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri belirleyebilecek durumda olduğu, bu halde, dava konusu kıdem tazminatı alacağının gerçekte belirlenebilir bir alacak olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği nazara alındığında, bu alacak bakımından hukuki yararın bulunmadığının anlaşıldığı-
Davacının sendikaya üye olduğu ve toplu iş sözleşmesinden yaralanabileceği tarihi, çalışma süresini, en son ödenen ücreti, toplu iş sözleşmesi gereği alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını, ödenmesi gereken ilave tediye ve ikramiye tutarını işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince belirleyebilecek durumda olduğu, şu halde, Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklı ilave tediye alacağının belirsiz alacak olmadığı- Kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin alacakları bakımından davacının, çalışma süresini, kendisine en son ödenen aylık ücret miktarını, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri ve ödenmemiş aylık ücret alacağı miktarını belirleyebilecek durumda olduğu, taraflar arasında, alacağın varlığı veya miktarı noktasında varolan uyuşmazlıkların, söz konusu alacakları belirsiz alacak haline getirmeyeceği, anılan sebeple, talebe konu kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin alacaklarının belirsiz alacak olmadığı-
Dava konusu kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacakları bakımından davacının; çalışma süresini, kendisine en son ödenen aylık ücret miktarını, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri, hak kazandığı izin süresini, çalışma süresi boyunca varsa kullanmadığı veya karşılığı ödenmeyen izin sürelerini belirleyebilecek durumda olduğu, bu halde, dava konusu kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacaklarının gerçekte belirlenebilir alacaklar olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri nazara alındığında, bu alacaklar bakımından hukuki yararın bulunmadığının anlaşıldığı-