Sözleşme uyarınca davalı tarafından depolanan ürününün davalı tarafından iade edilmemesi nedeniyle zarara uğranıldığı iddiası ile açılan davada, davacının zararın miktar veya değerini belirleyebilme imkanı var iken davasını belirsiz alacak davası olarak açmasında hukuki yararı bulunmadığı-
Dava konusu edilen kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının hesabına esas hizmet süresinin ihtilâflı olduğu ve ihbar olunan alt işverenlerin davacıya yaptıkları kıdem tazminatı adı altındaki ödemelere dair kayıtlar sunduğu somut olayda, talep konusu bu istemlerin belirlenebilmesi için davalı işveren ile ihbar olunan işverenlerde bulunan bilgi ve belgelere ihtiyaç duyulduğundan, anılan alacakların belirlenebilir olduğundan bahsedilemeyeceği-
Toplu iş sözleşmesi artışlarından kaynaklanan alacaklarını belirlemesi, davacı işçinin eğitim ve sosyal durumu dikkate alındığında kendisinden beklenemeyeceği gibi söz konusu alacakların belirlenebilmesi için işverende bulunan bilgi ve belgelerin verilmesi ve tahkikata ihtiyaç duyulduğundan, mahkemece davanın belirsiz alacak davası olarak görülmesinin yerinde olduğu-
Somut uyuşmazlıkta; davacı tarafından açılan dava, belirsiz alacak davası türlerinden kısmi eda, külli tespit davası niteliğinde olduğundan ve davacı dava açmadan önce davalı işvereni temerrüde düşürmediğinden, kıdem tazminatı dışındaki ihbar tazminatı, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil alacağı ve fazla mesai ücreti alacaklarının arttırılan miktarlarına artırım tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, bu alacakların tamamına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin hatalı olduğu-
Ulusal bayram genel tatil ücretinin ispatında, yazılı delilin bulunduğu durumda tanık delili ile sonuca gidilemeyeceği-Fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil ücret alacağının belirsiz alacak davasına konu edilebilmesinin mümkün olduğu- Belirsiz alacak davasında zamanaşımı süresi dava açılmakla kesildiğinden, ıslaha karşı zamanaşımı savunmasının dikkate alınamayacağı-
Talep, talep türü ve davanın niteliği açıkça anlaşılamıyorsa, talep muğlaksa, HMK'nun 119. maddesi gereğince; davacıya bir haftalık kesin süre verilerek talebinin belirsiz alacak davası mı, yoksa kısmi dava mı olduğunun belirtilmesi, verilen bu süreden sonra, davacının talebini açıklamasına göre bir yol izlenmesi, eğer talep, davacı tarafından belirsiz alacak davası şeklinde açıklanmış olmakla birlikte; gerçekte belirsiz alacak davası şartlarını taşımıyorsa, hukuki yarar yokluğundan davanın reddedilmesi gerektiği- Somut olaya dönüldüğünde; davacı taraf, dava dilekçesinde, işsizlik sigortası nedeniyle ödenmesi gereken sigorta tazminatını talep ettiği, davacının elindeki belgelerle işsiz kaldığı sürenin ve tazminatın belirlenebilir nitelikte olduğundan, davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olmadığı kabul edilerek hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Muris muvazaasına dayalı tazminat isteğine ilişkin davada, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin mahkemece yapılacak keşif sonucu alınacak bilirkişi raporuna bağlı olmakla, dava değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafından belirlenmesi mümkün bulunmadığından, davanın "belirsiz alacak" olarak açılabileceği- Belirsiz alacak davasında davacının talebini arttırmasına ilişkin dilekçesi "ıslah" niteliğinde olmayıp dava değerinin belirlenmesine yönelik olduğundan, eksik harcın tamamlandığı gözetilerek dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinden davacıların miras paylarına isabet eden değer üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Alacağın belirlenebilmesi mümkün iken; belirsiz alacak davası açılmasına kanun izin vermemiştir, bu hade davanın, belirsiz alacak davası açmakta hukuki yarar yokluğundan süre verilmeden reddedilmesi gerektiği-
Uyuşmazlık konusu alacakların belirlenmesi, davacı işçinin eğitim ve sosyal durumu dikkate alındığında kendisinden beklenemeyeceği gibi, söz konusu alacakların belirlenebilmesi için işverende bulunan bilgi ve belgelerin verilmesi ve tahkikata ihtiyaç duyulduğundan, işçilik alacağının tahsiline ilişkin eldeki davanın, belirsiz alacak davası olarak görülmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Belirsiz alacak davasından söz edebilmek için açıkça dava dilekçesinde belirtilmesi yada davanın HMK'nın 107. maddesine göre açıldığının gösterilmesi, dava dilekçesinde bu açıklık olmadığı sürece davanın kısmi dava olarak kabul edilmesi, ayrıca davanın türünün ıslah ile değiştirilemeyeceğinin de bilinmesi gerektiği-