İhtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin, davacı .......'nin yaralanması nedeni ile ayrı ayrı talepte bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi gereği birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen manevi tazminat miktarına göre kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine ayrı ayrı vekalet ücreti taktir edilmesi gerekeceği, mahkemece yanılgılı değerlendirme ile davacılar lehine tek ve eksik vekalet ücreti taktir edilmesi doğru olmayıp bozma nedeni ise de; bu yanılgının giderilmesinin yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte olmadığı-
Davacı vekilinin, dava dilekçesinde trafik kazası sonucu oluşan araç hasarı ile yaralanmadan kaynaklı zarar miktarının ileride belirlendiğinde artırılmak üzere belirsiz alacak ve tespit davası açtığını açıkça belirttiği, uğradığı zarar kalemlerinin bilirkişi raporları ile tespiti neticesinde ........... tarihinde HMK 107. maddesi uyarınca harcını yatırmak suretiyle talep artırım dilekçesi verdiği, hal böyle olunca; davacının, davasını belirsiz alacak davası şeklinde açtığı ve alacağın belirli hale gelmesinden sonra ıslaha gerek olmaksızın dava değerinin her zaman artırılabileceği gözetilmeksizin belirli hale getirme dilekçesinin ıslah dilekçesi olarak değerlendirilmesi suretiyle artırılan (belirli hale getirilen) kısım bakımından yazılı şekilde davanın reddedilmiş olmasının doğru olmadığı-
Davacının birden fazla talebini aynı dava dilekçesiyle belirsiz alacak davası açarak ileri sürdüğü şüphesiz olup, her ne kadar yargılama safhasında ibraz edilen dilekçeyle izin alacağının kısmî dava olarak ıslah edildiği beyan edilmiş ise de; davanın niteliğinin kısmî ıslah yoluyla değiştirilemeyeceği, davacının bu yöndeki usulî işleminin sonuca etkili olmadığı- Yıllık izin ücreti belirsiz alacak davasının konusunu oluşturmayacağından, bu talebe yönelik davanın hukukî yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektği- Dava konusu fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları yönünden davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı, bilahare bedelinin artırıldığı, bu durumda; belirsiz alacak davasının konusunu oluşturan fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti yönünden alacakların tamamına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken dava ve artırım tarihine göre faiz yürütülmesinin isabetsiz olduğu-
Dava dilekçesinde, davanın açıkça, belirsiz alacak davası türünde açıldığı belirtilmediğinden eldeki davanın, belirsiz alacak davası değil kısmi dava olduğunun kabulü gerekeceği, buna göre mahkemece, davanın kısmi dava türünde olduğu kabul edilerek sonuca gidilmesi gerekirken, ıslaha ilişkin sunulan ........... tarihli ve .............. tarihli dilekçelerinden birinin talep artırım birinin ıslah dilekçesi olarak kabulünün doğru olmadığı-
HMK’dan önce açılan "kısmi davanın" ıslah suretiyle "belirsiz alacak" davasına dönüşmeyeceği- Belirsiz alacak davasında alacağın tamamına ilişkin zamanaşımı süresi kesilmekteyken, kısmi davada talep edilmeyen kısım için zamanaşımı süresi işlemeye devam edeceği- Belirsiz alacak davasında davalı tarafça ileri sürülen zamanaşımı def'inin sadece ilk talebi değil, bedel artırım talebini de kapsayacağı ve süresinde zamanaşımı def'inde bulunmaması halinde, arttırılan bedel için sonradan zamanaşımı def'inde bulunulamayacağı- Kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan ceza kanunu uyarınca 8 yıllık ceza zamanaşımı süresi uygulanacağından ve bu süre de talep arıttım dilekçesinden önce dolmuş olduğundan, mahkemece ıslahla artırılan kısım yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin davada, İtiraz Hakem Heyetince verilen .......... tarihli kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16.13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 13. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil bozma sebebi ise de; bu yanılgının giderilmesinin yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediği-
HUMK döneminde açılan davada, belirsiz alacak davasına ilişkin HMK'nin 107. maddesinin uyuşmazlıkta uygulanma olanağı bulunmasa da, dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 127. madde uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı def'inde bulunulabileceği- Ecrimisil hesabının uzmanlık gerektiren bir husus olduğu- Taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarının belirlenmesi gerektiği- Ecrimisil istenilen ilk dönem başlangıç tarihi olarak baz alınmak suretiyle hesaplama yaptırılarak ilk dönem için miktarın belirlenmesi, sonraki dönemler için ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle miktarın belirlenmesi, sonucunda talep miktarı ve kazanılmış müktesep haklar gözetilerek ecrimisile hükmedilmesi gerektiği-
Talebin açıklanmasına ilişkin dilekçe davalılara usulüne uygun tebliğ edilip savunmaları alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarı yahut değeri belirlenebilir durumda ise, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği (9. HD. tarafından daha önce verilen kararlarda hukuki yarar yokluğu sebebiyle dava şartı yokluğuna bağlı davanın reddi kararları verilmediği) -
HUMK’nın yürürlükte olduğu tarihte açılan dava yönünden, belirsiz alacak davası bulunmadığından, davacının değer artırma dilekçesi olarak adlandırdığı dilekçe bir miktar açıklama dilekçesi olmayıp ikinci ıslah dilekçe olup mahkemece ikinci ıslah dilekçesi ile arttırılan maddi tazminat miktarına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- İş Mahkemesi dosyasında Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneği ve sürekli iş göremezlik gelirinin rücuen tazmini için açılan dava anılan Kurum lehine sonuçlanmış olduğundan, bu kapsamda davacıya ödenen ve rücuen tazmine konu edilen tutarın davacının talep edebileceği toplam tazminattan mahsubunun gerektiği-
