Kıdem ve ihbar tazminatı hesaplamasına esas ücret belirlenirken davacı işçiye sağlanan sosyal hakların parasal karşılığının da çıplak ücrete eklenmesi gerektiği- Davacıya sağlanan yol ve yemek sosyal haklarının gerekirse ilgili Ticaret ve Sanayi Odasına sorulmak suretiyle parasal karşılığı tespit edilerek tazminata esas ücret eklenmek suretiyle hesaplama yapılıp, davacının yapmış olduğu ödemeler mahsup edilerek çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-  Fazla mesai ücreti gece çalışması gibi istisnalar hariç haftalık 45 saati aşan çalışmalar için söz konusu olup, fazla mesai süresinin haftalık çalışma süresi üzerinden hesaplanması gerektiği, günlük çalışma süresi üzerinden hesaplama yapılamayacağı- Tanık beyanlarına göre gece ve gündüz olmak üzere işyerinde vardiyalı çalışma yapıldığı anlaşıldığından, gece vardiyasında günlük 7,5 saati aşan çalışmaların fazla mesai hesaplamasında dikkate alınmamasının hatalı olduğu- Davacının işyerine ulaşım için yolda geçirdiği sürelerin çalışma süresi içerisinde değerlendirilemeyeceği- Günlük çalışma süresi hesaplanırken davacı işçinin fiilen çalıştığı sürelerin dikkate alınacağı- Davacı tanıkları işyerinde 07.00-18.00 saatleri arasında günlük 11 saat çalışıldığını, gece vardiyasında da yine 11 saat çalışıldığını beyan etmiş olduğundan, hesaplamaların bu saatler üzerinden yapılması gerektiği- Davalı tarafından fazla mesailere karşılık yapılan ödemelerin ait olduğu ayların hesaplamada dışlanmak yerine yapılan hesaplamadan mahsubunun da hatalı olduğu- Dosyada bulunan izin belgelerinin hesaplamalarda dikkate alınmamasının hatalı olduğu- Gerekirse tanıklar yeniden dinlenmek suretiyle davacının vardiya sistemi belirlenerek davacı tanık beyanlarında belirtilen saatler üzerinden, gece vardiyasında çalışılan dönemler de belirlenip, gündüz vardiyası için haftalık çalışma süresi, gece vardiyası için ise günlük 7,5 saati aşan çalışma süresi hesaplanarak yapılan fazla mesailer belirlendikten sonra, dosyada bulunan izin belgelerinin ait olduğu dönemler ile davalı tarafından yapılan fazla mesai ödemelerinin ait olduğu aylar hesaplamalardan dışlanmak suretiyle çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Dosyaya "Pazar izinlerine mahsuben" açıklamalı izin talep formları sunulmuş olup bu formlardan davalı işyerinde hafta tatili izinlerinin toplu kullandırıldığı anlaşıldığından, bilirkişi raporunda bu izin belgelerinin dikkate alındığı belirtilmiş ise de ne şekilde dikkate alındığı denetime elverişli şekilde gösterilmediğinden ve diğer hastalık, mazeret gibi diğer izin belgelerinin de dikkate alınması gerektiğinden, mahkemece, tüm izin belgelerinin dökümü yapılarak davacının çalıştığı hafta tatilleri belirlenerek izin belgeleri ve tanık anlatımları da dikkate alınması, bordrolarda hafta tatili mesai adı altında yapılan zamlı ödemeler varsa bu aylar da hesaplamada dışlanarak çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT. mad. 13/1 gereği değeri parayla ölçülebilen davalarda hükmedilecek avukatlık ücretinin kabul ve reddedilen miktarı geçmemek koşuluyla aynı Tarifenin İkinci Kısmında belirlenen maktu ücretlerin altında kalmamak üzere nispi olarak hesaplanacağı düzenlendiği-
İİK. mad. 277 gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, dava önkoşul yokluğu nedeniyle reddedildiğinden kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine maktu vekalet ücreti takdiri gerektiği-
Davacı vekili tarafından açılan itirazın iptali ve tahliye davası mahkemece kira ilişkisi ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de; HMK'nun 323 ve 332. madde hükümlerine aykırı olarak davalı yararına vekalet ücreti ve yargılama gideri konusunda olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olup hükmün belirtilen nedenle bozulması gerekeceği-
Yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinin diğer yargılama giderlerinde olduğu gibi mahkemece talep şartı aranmaksızın resen karara bağlanması gerekeceği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu ve hukuk düzeni tarafından korunamayacağı- İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının ayrı ayrı takip başlatmasının dürüstlük kuralına uymayacağı-
Davada, bir adet endüstriyel tasarımın ve iki adet faydalı model belgesinin hükümsüzlüğü talep edildiğinden, birbirinden bağımsız olan bu taleplerin her birinin ayrı davalara konu edilebileceği gözetilerek, reddedilen her bir talep için davalı lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, tek vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Eldeki davada, mahkemece yapılan yargılama giderinin, hüküm altına alınan yargılama giderinin üzerinde olduğu, bu nedenle mahkemece yargılama giderleri tek tek belirlenerek, herhangi bir eksikliğe sebebiyet vermeden, yargılama giderleri yönünden hüküm kurulması gerekeceği-
Mahkemece tazminat davasında uyuşmazlık konusunun para ile ölçülebilen nitelikte olduğu gözetilerek, davada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına, reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanacak nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin bozmayı gerektirdiği-
5184 sayılı Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları Birliği Kanunu uyarınca üye sıfatını taşıyan davalının aidat borçları için  temerrüt koşulu bulunmadığı gibi dava açmakla temerrüdün gerçekleşeceğinden 2014 yılı aidat borcuna yönelik istem davalıya ihtar edilmediği gerekçesiyle reddedilmesinin doğru olmayıp  hüküm altına alınması gerektiği-  Tazminat isteminin kabul edilen bölümü yönünden davacı yararına avukatlık ücreti takdir edilmesi gerektiği-