Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya 20 yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı (Not: Bu fıkrada geçen "... ölmüş ya da..." sözcükleri Anayasa Mahkemesinin 17.03.2011 T. 2011/52 K. ve 2009/58 E. sayılı kararıyla; Anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal edilmiştir.) verilmiş bir kimsenin, adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebileceği-
Bilirkişi tarafından çekilen fotoğraflara göre de tescil konusu yerin tarım arazisi niteliği taşımadığının görüldüğü, ziraatçı uzman bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın tarım arazisi niteliği taşımadığı gerekçeli olarak açıklandığına göre, mahkemece bilimsel verilere dayalı teknik bilirkişi raporu dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Aynı taşınmaz bölümlerine ilişkin aynı anda ayrı ayrı dosyalarda iptal ve tescile karar verilemeyeceği-
Söz konusu tapu iptali ve tescil davasını açmakta köy halkından ya da köy meclisinden bir karar alınmasına gerek bulunmadığı, kaldı ki, davalının köy muhtarının akrabası olduğu ve bu nedenle köy muhtarı tarafından böyle bir davanın açılmadığı ileri sürülerek ve zorunlu olarak davanın kendileri tarafından açıldığının iddia edildiği, bu nedenle, iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanması ve ondan sonra işin esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu-
Nitelik itibarıyla kazanmaya elverişli bulunmayan ve özel mülkiyete konu olacak biçimde tapuya tescil edilmesi olanağı olmayan yerlerin kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilmesinin mümkün olmadığı-
Yıkım kararı fahiş zarar doğurabileceğinden ileride telafisi güç bir durumun ortaya çıkmasının önlenmesi bakımından açılan tapu iptal ve tescil davasının sonucunun beklenmesi ve ortaya çıkacak duruma göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Yetkili merci tarafından bir yerin mer'a olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek kişinin o yerdeki zilyetliği sona ereceğinden mer'a olarak tahsisin yapıldığı tarih itibariyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının saptanmasının gerekeceği, taşınmazın tahsis yoluyla değil de kadim mer'a olduğunun anlaşılması halinde ise hiçbir şekilde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabının mümkün olmadığı -Davacı tarafın zilyetliğe dayanarak tescil isteğinde bulunduğu, zilyetlik maddi olaylardan olup 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi uyarınca tanık ve yerel bilirkişi dahil olmak üzere her türlü delille kanıtlanmasının mümkün olduğu-
Zilyetlikle bir yerin edinilmesi için aralıksız, çekişmesiz malik sıfatıyla 20 yıllık kazanmayı sağlayan zilyetlik süresi yanında taşınmazın aynı zamanda nitelik itibariyle kazanmaya elverişli yerlerden olmasının, 6831 sayılı Orman Kanunu hükümleri uyarınca orman niteliğinde ve TMK. nun 715, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16/C maddesi kapsamında kalan yerlerden bulunmamasının gerekeceği-