Kural olarak, kadastro tespitinin yapılması ile kadastrodan önceki zilyetlik kesintiye uğrar ve böyle bir yerin kazanmayı sağlayan zilyetlikle yeniden edinilebilmesi için kadastro tespitinin yapıldığı tarihten itibaren aralıksız, çekişmesiz, malik sıfatıyla ve yirmi yıl süre ile kullanılmış olması gerekeceği-
Açılmamış sayılmasına karar verilen bir dava hiç açılmamış sayıldığından TMK.nun 713/1 fıkrasında yer alan kazanmayı sağlayan yirmi yıllık süreyi kesmediği; dolayısıyla taşınmaz üzerinde davacının aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla zilyetliğinin devam ettiği-
Aktif dere yatakları ile derenin etki alanında kalan yerlerin zilyetlikle kazanılmasının mümkün bulunmadığı-
Davalıların miras bırakanının terekesi elbirliği mülkiyetine tabi bulunduğundan mirasçılardan birinin yaptığı temyizin hukuki sonuçlarından diğer mirasçıların da yararlanacağı-
Davacı taraf çekişmeli yerin, tamamını kendi adına tescilini istediğine, taşınmazın davacıya babasından intikal ettiği açıklanmış olduğuna ve davacı tarafından taksim, v.s sebeplere dayanılmadığına göre dava koşulu üzerinde durulmalıdır. Bu koşul sağlandıktan sonra işin esasına girilerek taşınmazın önceki niteliği, imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise kim tarafından ne zaman imar-ihyasına başlandığı ve bittiği tarih, tarımsal amaçlı zilyetliğin başlangıç tarihi ile bu zilyetliğin dava tarihine kadar ne şekilde ve kim tarafından sürdürüldüğü, yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulduktan sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile verilen hükmün, hükmün bu nedenlerle bozulmasına sebep olacağı-
Bir yerin emek ve masraf sarfı ile imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilip getirilmediğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Mahkemece uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır. Ayrıca mera olup olmadığı konusunda da ayrıntılı araştırma yapılmamıştır. Eksik soruşturma ve incelemeye dayanan mahkeme kararının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
TMK.’nun 677.maddesine göre; terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılacak sözleşmeler geçerli olup bu tür sözleşmelerin yazılı olması şarttır. Somut olayda taraflar arasında düzenlenen satış sözleşmesine göre davacı anılan parsellerdeki miras payını davacıya satıp devretmiştir. Davalı taraf söz konusu sözleşmenin düzenlenmesinde davacı tarafın hilesinin bulunduğunu ileri sürmüş ise de, davalı duruşmada davacı ile miras payının devri konusunda anlaştıklarını ve bunun neticesinde kendisine senet imzalatıldığını bildirmiştir. Davalının bu beyanı karşısında davacı ile yapmış olduğu sözleşmenin içeriğine vakıf olduğu kabul edilmelidir. Sözleşme ile belirlenen bedelin keşif sonucu belirlenen bedelden düşük olması sözleşmenin geçerliliğine etki eden bir unsur olmadığı gibi başlı başına davalının gabin halinde bulunduğu anlamına da gelmeyecektir. Hal böyle iken yasaya uygun yazılı pay devrine ilişkin sözleşmenin içeriğini kabul eden davalının hile ve gabin savunmasında bulunması TMK’.nun 2. maddesinde düzenlenen dürüst davranma ilkesine aykırı olduğundan davanın kabulü yerine yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Diğer mirasçıların belgesizden edinilen taşınmazların olup olmadığının Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüğü ile zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıklarının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğü’nden sorulmasının, belgesizden edinilen taşınmazlara ait kadastro tutanağı ve tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğü’nden, zilyetliğe dayalı tescil davalarına ait dosyaların ise ait olduğu mahkemelerden getirtilerek 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde öngörülen limitler yönünden değerlendirilmesinin, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesinin gerekeceği-
TMK.’nun 640/2 ve 702/2 maddelerine göre, mirasçılar terekeye elbirliği ile sahip olurlar ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Tasarruf işlemleri için ortakların oybirliği ile karar vermeleri gerekir. Tereke murisin ölüm tarihi itibariyle elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğuna göre davada yer almayan diğer mirasçıların yöntemine uygun bir biçimde muvafakatlerinin alınması, davaya katılmalarının sağlanması veya TMK.’nun 640. maddesi uyarınca miras ortaklığına bir temsilci atanarak onun huzuruyla yargılamaya devam edilmesi, dava şartı yerine getirildikten sonra uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken bu husus yerine getirilmeden mahkemece eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Bir taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilebilmesi için diğer kazanma koşullarının yanında ekonomik amaca uygun zilyetliğin bulunması ve taşınmazın özel mülkiyete elverişli yerlerden olması gerekmektedir (TMK.’ nun 999. maddesi). Mahkemece bu konularda yeterince inceleme ve tereddütleri ortadan kaldırılmadan oluşturulan kararın hükmün bu nedenlerle bozulmasına sebep olacağı-