Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan, bilirkişilerin vasıflandırdığı arazi yetenek sınıflandırmasına göre 5 ve 6. sınıf arazilerin zilyetlikle kazanılabilmesi için imar ve ihyasının; uygun amenajman, gübreleme, yüzey akış kontrolü, tohum aşılaması yapılarak sağlanabileceği ve ancak çayır ve mera olarak kullanılabileceği, bu belirlemeler karşısında davacı yararına kazanma koşullarının oluşmadığı, imar ve ihyasının tamamlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan, bilirkişilerin vasıflandırdığı arazi yetenek sınıflandırmasına göre 5 ve 6. sınıf arazilerin zilyetlikle kazanılabilmesi için imar ve ihyasının; uygun amenajman, gübreleme, yüzey akış kontrolü, tohum aşılaması yapılarak sağlanabileceği ve ancak çayır ve mera olarak kullanılabileceği, diğer bir deyişle, 6. sınıf olarak tespiti yapılan araziler, hububat ve benzeri ürünlerin ekim ve sürümünün yapılabileceği tarım arazisi niteliğindeki yerlerden olmadığı-
Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olan bu nitelikteki taşınmazların zilyetlik yoluyla kazanılabilmesi için emek ve masraf harcanmak suretiyle, imar ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesi, imar ihya işlemleri tamamlandıktan sonra tapunun oluştuğu tarihe kadar kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesiyle iktisabı mümkün olup, bu zilyetliğin de ekonomik amaca uygun bir biçimde gerçekleşmesinin gerektiği-
TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddelerinde açıklanan kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme imkanından kamu tüzel kişilerinden sadece köy tüzel kişiliğinin yararlandığı, köy tüzel kişiler dışındaki öteki kamu tüzel kişilerinin teşkilat kanunlarında, satın alma, kamulaştırma ve satış yetkileri olup imar-ihya ve zilyetlikle taşınmaz mal edinmelerinin olanaklı olmadığı-
Dosya içinde bulunan ve taraflarca itiraz edilmeyen fotoğraflar ile diğer deliller birlikte değerlendirilerek imar ihyanın başlayış ve bitiş tarihi ile davacıların ekonomik amaca uygun zilyetliklerinin olup olmadığının değerlendirilmesinin, taşınmazın ağaçlandırma sahası olarak tahsis edildiği de Hazine tarafından ileri sürüldüğüne göre, kamu hizmetine tahsis edilip edilmediğinin de saptanarak bir karar verilmesinin gerekeceği-
Dava konusu taşınmazların ham toprak niteliğinde tespit edildiği, böyle bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yönteminin hava fotoğrafları olduğu, bu hava fotoğraflarının tespit tarihinden önceki yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olmasının gerekeceği-
Mahkemece, sadece davacı payı yönünden tapunun iptali ile, iptal edilen hissenin davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken, harç yatırmak suretiyle usulüne uygun olarak dava açmayan diğer mirasçıların payı yönünden de tapu kayıtlarının iptaline ve mirasçılar adına tapuya tesciline karar verilmesinin HUMK.nun 74 (HMK.m.26) maddesinde öngörülen taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu, keşif sırasında üç yerel bilirkişinin birlikte dinlenilmesinin de usul ve kanuna aykırı olacağı, tanıklar hakkındaki hükümlerin aynı zamanda yerel bilirkişiler hakkında da uygulanacağı, bu nedenle, HUMK. nun 265. (HMK.m.261) maddesi gereğince, tanıklar gibi yerel bilirkişilerin de ayrı ayrı huzura alınıp dinlenilmelerinin gerektiği-
Davanın, kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince açılan sınırlandırmanın iptaline ilişkin olduğu, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenmelerinin, kadim meraya ait kayıt ve belgeler ile haritaların teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanmasının, dava konusu yerin sözü edilen belgeler kapsamında kalıp kalmadığının saptanmasının, şayet bu belgeler kapsamında kalmadığı taktirde dava konusu yerin içerisinde bulunduğu parselden açılmak suretiyle elde edilen kadim meradan olup olmadığının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmasının gerektiği-
Kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tespit ve tapuya tescil edilen taşınmazın tespit tarihinden geriye doğru 20 yıllık zilyetlikle kazanma süresiyle diğer iktisap koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerekeceği- Tespit tarihi öncesindeki taşınmazın 1-6 yıl kadar kullanılmadığı anlaşılmış olup fiili hakimiyetin geçici nitelikli sebeplerle kullanılmaması veya kullanma olanağının ortadan kalkması zilyetliği sona erdirmeyeceği (TMK. mad 976) ve başka bir yerde oturan davacı tarafın tespit tarihinden önce 1 - 6 yıllık süre ile taşınmazı kullanmamalarının iradi terk olarak benimsenemeyeceği-
Yol olarak paftasında gösterilen taşınmazın 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak tasarruf edilmiş olması halinde TMK'nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddesi hükümlerine göre tapuya tesciline karar verileceği-