Dava konusu parselin sınırında eylemli mera parseli yer aldığına göre, eylemli bu durum ve vergi kaydındaki boz sınırı karşısında dava konusu yerin bitişikteki kadim meradan kazanıldığının kabulünün gerektiği, meraların, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kamu mallarından olup, özel mülkiyete konu edilemeyecekleri, diğer yönden, süresi neye ulaşırsa ulaşsın mera toprağının imar-ihya, kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesinin de mümkün bulunmadığı-
163 ada 4 sayılı parsel muris Ş. Y. adına tapuda kayıtlı iken 6.9.2010 tarihinde yani dava tarihinden önce tapuda yapılan resmi paylaşım sonucu davalı M.’e düştüğü halde diğer davalılar yönünden açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olmasının doğru olmadığı-
Her ne kadar davacı taşınmazın tamamına yönelik talepte bulunmuş ise de, dava mirasçılar arasında yürüyen bir dava niteliğinde olup çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince A harfiyle gösterilen bölüm üzerindeki davacının miras payı dikkate alınarak taşınmazın tamamına oranlanmak suretiyle davacının miras payı oranında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, usul ve yasaya aykırı olarak miras bırakanın davalıya taksim etme iradesi içerisinde olduğu varsayımından hareketle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Tarım ve kültür arazilerinin mülkiyetinin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve TMK.nun 713. maddeleri uyarınca, olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılabilmesi için; anılan maddelerde yazılı koşulların davacı lehine gerçekleşmesi yanında, ekonomik amaca uygun eylemli zilyetlik ve tasarrufun da somut olarak kanıtlanmasının gerekeceği-
Kadastro sırasında hazine adına tescil edilen taşınmazın tapu kaydının iptali davasında; tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafları olup hava fotoğraflarının tespit tarihinden geriye doğru yirmi-otuz yıl öncesine ait en az iki ayrı zamana ilişkin olmasının gerekeceği, bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit tarihine göre yirmi-otuz yıl öncesine ait (1982-1972 yılları arası) stereoskopik hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı’ndan tarihleri ayrıca ve açıkça yazılmak suretiyle istenmesinin ve stereoskopla incelenmesinin gerekeceği, dava konusu yerin niteliği, kültür arazisi olup olmadığı konusunda uzman bilirkişiden gerekçeli denetime açık ve komşu taşınmazla karşılaştırılmalı rapor istenmesinin, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesinin gerektiği-
Kural olarak maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan bir kişi adına yazılı bulunan taşınmazın tamamının veya bir parçasının ya da bir payının kanunda belirtilen koşullar altında tasarruf edilmiş olması halinde tapu kaydı hukuki değerini yitireceğinden, zilyedin taşınmazın tapusunun iptali ile adına tescilini isteme hakkının olduğu-
Gecikmesinde zarar doğacak haller dışında vekaletnamenin aslını veya örneğini mahkemeye sunmayan avukatın dava açamayacağı ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamayacağı, somut olayda gecikmesinde zarar doğabilecek bir durum bulunmadığı gibi, mirasçılar arasındaki pay iptali ve tescil davalarında usulüne uygun şekilde harç ödeyerek dava açmayan mirasçı hakkında lehe veya aleyhe karar verilemeyeceğinden bu şahıs yönünden hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı-
Davanın, tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın tapuya tesciline ilişkin olup, TMK.nun 713/1. maddesi hükmüne tabi olduğu, anılan maddenin 3. fıkrası hükmüne göre bu tür uyuşmazlıklarda davanın yasal hasım olan Hazine ve ilgisi yönünden diğer kamu tüzel kişilerine yöneltilmesinin gerekeceği, tescil davalarında Hazine’nin davalı olarak davada yer almasının zorunlu olduğu, Hazine’ye dava yöneltilmeden diğer kamu tüzel kişisine karşı açılan davanın sonuçlandırılmasının mümkün olmadığı-
Davanın, muristen intikal ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkin olduğu, miras bırakanın ölüm tarihine göre terekesinin elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu, topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliği ile karar vermelerinin gerekeceği, dava açmak da tasarrufi bir işlem olduğuna göre, mirasçılardan birisinin kendi payını ya da bir kısım mirasçıların paylarını satın aldığını ileri sürerek dava açmasının mümkün olmadığı, davacılara dava dışı kalan tüm mirasçıların açılmış bulunan davaya karşı olurlarının alınmasının ya da TMK.nun 640/3. maddesi gereğince miras şirketine temsilci atanmak suretiyle ve onun huzuruyla davanın yürütülmesi için süre ve imkan verilerek taraf teşkilinin sağlanmasının gerekeceği-
Dava konusu parselin, 2006 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında senetsizden davalı adına tespit edildiği ve tutanağın itirazsız olarak kesinleşmesi üzerine davalı adına tapu kaydının oluştuğu, husumetin yöneltildiği Hazine’nin kayıt maliki olmadığı, bu nedenle, mahkemece, Hazine aleyhine açılan davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin gerekeceği-