Davacıların ayrı ayrı parsel sahibi oldukları, aralarında mecburi ya da ihtiyari dava arkadaşlığının olmadığı, kaldı ki TMK.’nun 713/1 ve 3402 sayılı Yasa’nın 14. Maddesine dayalı tescil davalarında, yargılama giderlerinin yasal hasım olan davalılara yükletilemeyeceği mahkemece davalıların yargılama giderleri ile sorumlu tutulmasının yanlış olduğu-
TMK.nun 719. maddesi uyarınca kural olarak çapa dayalı mülkiyet hakkının, çapın hukuki ve hendesi durumuyla sınırlı olduğu, davacı bakımından uyuşmazlık konusu taşınmazda TMK'nun 713/1 ve Kadastro Kanunu'nun 14/1. maddeleri kapsamında zilyetlik başlangıç tarihinin, çapa bağlı taşınmazın satın alındığı 07.08.2001 tarih olduğu, bu durumda, davanın kabulüne karar verilen temyiz incelemesine konu taşınmaz bakımından, zilyetliğin başlangıç tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar TMK'nun 713/1 ve Kadastro Kanunu'nun 14/1. maddelerinde aranılan 20 yıllık süre dolmadığına göre, davacı yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının oluşmadığı-
Dava konusu hisseye isabet eden taşınmazın H. Pişkin tarafından 09.01.1970 tarihli senet ile davacıya satılıp satılmadığının, senedin sınır ve mevkii itibariyle nizalı taşınmaza uyup uymadığının, satın alındığı iddia edilen tarihten itibaren uyuşmazlık konusu taşınmazın kim ya da kimler tarafından tasarruf edildiğinin, Yerel Bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmasının, taşınmaz kadastrodan önce tapusuz bir yer olup, senedin uyması halinde miras payının devredildiğinin (TMK. m. 677 kabul edilmesinin gerekeceği-
Davalıların köyden uzak durmalarının sebebinin murislerinin öldürülmesinin doğurduğu sonuçlardan olması, husumetten kaynaklanması karşısında Mahkemece davacının zilyetliğinin malik sıfatı ile olduğunun kabulünün doğru olmadığı, malik sıfatı ile zilyetliğin olmadığı durumda TMK’nun 713/2.maddesinde yazılı kazanma koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemeyeceği, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken 1986 yılında başlayan zilyetliğin malik sıfatı ile olduğu kabul edilerek yazılı şekilde kabule karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Tapu iptali ve tescil davalarında kural olarak davanın kayıt malikine, kayıt maliki ölü ise mirasçılarına karşı açılacağı-
Uyuşmazlık konusu ve tescili istenen taşınmaz bölümünün 1966 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında paftasında “taşlık” olduğu belirtilerek tespit dışı bırakıldığı, niteliği belirlenen böyle bir taşınmazın kazanmayı sağlayan zilyetlik yoluyla edinilebilmesi için imar ve ihya koşullarının davacı yararına gerçekleşmesinin, zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmasının ve taşınmazın nitelik itibarı ile özel mülkiyete konu edilebilen yerlerden olmasının gerekeceği-
Mahkemece; dava konusu parsellerin tarafların miras bırakanlarından kalıp kalmadığı kalmış ise yöntemine uygun biçimde tüm mirasçıların katılımıyla yapılmış bir tereke paylaşımının olup olmadığı hususları, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak saptanması, tereke malı olduğunun anlaşılması halinde davacının veraset belgesindeki miras payı esas alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
TMK.’nun 713/I, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunun 14. maddesi gereğince açılan “mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davaları”nda mahkemece araştırılacak hususlar-
TMK.’nun 713. maddesine dayalı olarak açılan tescil davalarında mahkemece seçilecek 3 kişilik bilirkişi aracılığıyla dava konusu taşınmaz ve çevresindeki arazinin toprak yapısı birlikte incelenmek suretiyle, dava konusu yerin “kültür arazisi haline getirilen yerler”den bulunup bulunmadığı, taşınmazın imar ve ihya edilip edilmediği, mera vasfında olup olmadığı konularında gerekçeli karşılaştırmalı, Yargıtay ve tarafların denetimine açık rapor alınmadan tescil kararı verilemeyeceği-
Taşınmaz üzerinde tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi belirlenerek, bundan sonra kazandırıcı zamanaşımı yoluyla edinilmesinin mümkün olup olmadığının araştırılmasının ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-