İş makinesi veya insan gücüyle temel kazmanın, traktörle başka yerden getirtilen taşları dökmenin, imar ihya sayılmadığı gibi zilyetlikle iktisap için yeterli faaliyet olmadığı, kaldı ki, başlı başına ev yapmanın, ağıl yapmanın da zilyetlikle iktisaba elverişli sebep sayılmadığı-
Tapu kütüğünde malik sütununun boş bırakılması, silinmesi ve yeniden yazılmaması, soyut ve nam-ı mevhum adına (mevcut olmayan hayali kişi) yazılması, hiç yaşamamış ve kaydının herhangi bir yerde bulunmamış olması, malik adının müphem, yetersiz ve soyut gösterilmiş olması gibi durumlarda malikin kim olduğunun anlaşılamadığının kabul edileceği-
Dava konusu taşınmaza ev, ahır ve tandır yapılması, gübre dökülmesi, taş, kum ve ağaç yığılması gibi olguların ekonomik amaca uygun zilyetlik sayılmadığı-
Teknik bilirkişi raporlarının birbirleriyle çakıştırılmaması nedeniyle kabul kararı verilen taşınmazların üst üste geldiği, çifte tapuya sebebiyet verdiği de dikkate alınarak asıl ve birleşen dosyalarda alınan teknik bilirkişi raporlarının birbirleriyle çakıştırılmasının, talep edilen taşınmaz bölümlerinin aynı raporda gösterilecek şekilde yeniden rapor alınarak tereddütün giderilmesi ile hasıl olacak sonuca göre karar verilmesinin gerekeceği-
4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3.maddesi hükmünün, belediye adına tescil edilerek belediyenin özel mülkü haline gelen taşınmazlara uygulanamayacağı-
Mahkemece, davacı vekilinin keşif giderlerini yatırması için verilen, kesin süreyi içeren ara kararlarının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek bir biçimde taraflara yükletilecek, hak ve borçlar açıkça belirtilecek şekilde yöntemine uygun olarak alınması gerekeceği-
Kadastro çalışmaları sırasında nehir olarak tespit dışı bırakılan yerin Yeşilırmak'ın eski yatağı olduğu, kural olarak nehrin aktif yatağını terketmesi halinde ve yasada belirtilen diğer kazanma koşullarının oluşması halinde tescilinin mümkün olabileceği, nehrin aynı yataktan debisi azalmış olarak akmaya başlamasının yatağını terk ettiği anlamına gelmeyeceği, çekişmeli bölümün kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla iktisabının mümkün olamayacağı-
Yol, meydan ve köprü gibi orta mallarının haritasında gösterilmekle yetinileceği, taşınmazın haritasında yol olarak gösterilmesi bir kadastro işlemi olup kadastro tutanağı düzenlenmediği için böyle bir işlemin tespit dışı bırakma işlemi niteliğinde olduğu, böyle bir yerin TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddesi hükümlerine göre tapuya tesciline karar verilebilmesi için Yargıtay'ın yerleşmiş kararlarına göre haritasında yol olarak gösterildiği tarihten itibaren 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak tasarruf edilmiş olmasının gerektiği-
Mahkemenin bu yöndeki görüşünün varsayıma dayalı olduğuna, hakimin subjektif görüşünü karara gerekçe yapamayacağına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken “varsayımdan hareketle, davacının taşınmazı satın alırken kendisinden önceki kişinin dava açma hakkını da aldığı ve buna dayandığı düşüncesiyle davanın kabulüne” karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu-