Muris gerçekten sağlığında söz konusu parseli üç erkek çocuğuna vermiş ise, kadastro öncesi taşınmazın tapusuz olması nedeniyle yapılan işlemin bağış niteliğinde olduğu ve mülkiyetin TMK. mad. 763 ve eBK. mad. 237/1 uyarınca  adı geçenlere geçtiğinin kabulü gerektiği- Dava konusu parseller kök muristen kalmakta olup, geçerli bir paylaşımında yapılmadığı gözetilerek davacının miras payı ile imzalı beyanlarıyla davayı kabul edenlerin payları bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, parsellerin tamamı bakımından davacı adına iptal ve tescile karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu- Dava mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olduğundan, bazı mirasçıların davayı kabul beyanlarının, TMK. mad. 677 anlamında miras paylarının devri niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği-
Taşınmazın öncesinin sazlık yerlerden olduğunun, Armutlu Çayı yatağında bulunduğu konusunda duraksamamak gerekeceği, sazlık ve bataklık niteliğinde bulunan yerler ile dere ve çay yataklarının TMK'nun 715 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C. maddesi gereğince devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya ile edinilmelerinin mümkün olmadığı, bu tür yerlerin TMK’nun 999. maddesi gereğince özel mülkiyete konu yapılacak biçimde tapuya tescillerinin de olanaklı olmadığı-
Kayıt malikinin ölüm tarihinden, tespit tarihine kadar TMK.’ nun 713. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen 20 yıllık zilyetlik süresi dolmadığı gibi, kayıt maliki adına kadastro tespitinin yapılması ile asıl dosyanın davacılarının zilyetliği kesintiye uğradığından ve bu tarihten sonra zilyetlik süresinin yeniden başladığının kabulü gerektiğinden tespit tarihinden dava tarihine kadar, bu süre dolmamıştır. Bu nedenle kayıt maliki hissesi yönünden açılan asıl davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Öte yandan, kadastro tespiti tapu kayıtlarına göre yapıldığından ve veraset ilamına göre de, kayıt malikinin 1972 yılında vefat ettiği tespit edildiğinden, kayıt malikinin tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılamayan kişi olarak nitelendirilmesi ve buna ait tapu kayıtlarının hukuki değerini yitirdiğinin kabulü olanağı bulunmamaktadır. Bu hususları dikkate almayan mahkeme hükmünün, hükmün bu nedenlerle bozulmasına sebep olacağı-
Mahkemece davacıların babaannesi H. Topal’ın mirasçıları arasında yöntemine uygun bir biçimde bir paylaşımın yapılıp yapılmadığının, yapılmış ise davacının babası İ. Topal’a düşüp düşmediğinin, İ. Topal’a paylaşım sonucu düşmüş ise, İ.’in mirasçıları arasında ve tüm mirasçılarının katılımıyla tereke paylaşımının yapılıp yapılmadığının, yapılmış ise, bu yerin davacı H. Kadın Yanık’a düşüp düşmediği hususlarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmasının, yöntemine uygun bir paylaşım yapılmış ise hangi mirasçıya hangi parsellerin düştüğünün belirlenmesinin, tapu kayıtlarının getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde gözönünde tutulmasının, davalıların dayandığı harici satış senetlerinin kapsamlarının keşfen belirlenmesinin, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK.nun 243, 244 ve 259.maddeleri gereğince davetiyeyle keşif yerine çağrılmalarının, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmelerinin gerekeceği-
Mahkemece verilen hükümde tescili istenilen taşınmazın niteliği, yeri, sınırları ve yüzölçümü belirtilmediği gibi, hükme, uzmanlarca düzenlenen teknik bilgileri içeren kroki de eklenmemiştir. Bu haliyle hüküm TMK.’ nun 713/7. maddesine aykırı olduğu gibi mahkeme gerekçesi ile teknik bilirkişi raporu arasında çelişki mevcut olup bu çelişkinin açıklaması da bulunmamaktadır. Yasaya aykırı olan mahkeme hükmünün hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Dava konusu taşınmaz davalılara kök murisleri babalarından kalmış olup, babanın ölümünden sonra geriye davalılar ve davalıların annesi kalmış olup, davalılarla birlikte anneleri de mirasta hak sahibidir. Her ne kadar davalılar miras paylarını davacılara satmış iseler de annelerinin sağlığında ondan düşecek payları satıp devretmeleri olanağı TMK. md.678 uyarınca mümkün olmadığından, mahkemece sadece davalılara babalarından kalan pay üzerinden karar verilmesi gerekirken bütün mirasçıları kapsayacak şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenlerle bozulmasına sebep olacağı-
Vergi kayıt miktarı 11.950 m2 olduğuna ve vergi kayıt miktarı kadar yer revizyon gördüğü parsellerle kayıt maliklerinin mirasçıları adına tespit ve tescil edildiğine göre, dava konusu taşınmazın miktar fazlasının göl sahasından edinildiğinin kabulü ile davanın reddine karar vermek gerektiği-
Murisin ölüm tarihine göre taşınmazın miras bırakanın terekesine dahil olduğu, TMK.nun 640/2 ve 702/2 maddelerine göre, mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip oldukları ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri, elbirliği mülkiyeti devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliği ile karar vermelerinin gerekeceği, dava açmak da tasarrufi bir işlem olduğuna göre, mirasçılardan birisinin terekeye dahil bir malın tapusunun iptaline ve kendi adına tescili isteğine ilişkin dava açması mümkün olmadığı gibi bu yönde bir davaya diğer mirasçıların oluru ile devam edilmesinin de mümkün olmadığı-