Kural olarak; TMK.nun 713/1. maddesine dayalı tescil davasında Hazine ve ilgili kamu tüzel kişisinin yasal hasım olmasının zorunlu olduğu, ne var ki, eldeki davada Hazine’ye dahili dava yoluyla husumet yöneltilmiş ise de, taşınmazın köy sınırları içerisinde kalması halinde Köy Tüzel Kişiliğine veya Belediye sınırları içerisinde ise Belediye Başkanlığına husumet yöneltilmemesinin eksiklik olduğu, bu hususun davacı tarafından belirtilmesi gerekli olduğu gibi, mahkeme hakimince de TMK.nun 713/3. maddesi uyarınca re’sen gözetilmesinin zorunlu olduğu-
Fiili hâkimiyetin geçici nitelikli sebeplerle kullanılmamasının veya kullanma olanağının ortadan kalkmasının zilyetliği sona erdirmeyeceği, buna göre, uyuşmazlık konusu taşınmazın 13 yıl süre ile kullanılmamasının, taşınmazı bilerek ve isteyerek (terk kastı ile) terk ettikleri anlamına gelmeyeceği, kaldı ki, 13 yıllık süre de iradi terk için oldukça kısa bir süre olup, buna dayanılarak davanın reddinin yerinde görülmediği-
Mahkemece komşu parsellere tapulama çalışmaları sırasında uygulanan tapu ve vergi kayıtları getirtilerek keşifte uygulaması yapılarak, nizalı taşınmaz yönünün ne ya da kim okuduğunun belirlenmesinin, teknik bilirkişi tarafından düzenlenen kroki gönderilmek suretiyle taşınmazların tapulu olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulmasının gerekeceği-
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı tarafa delil ve tanık listesi sunmak üzere süre ve imkân tanınmamış, keşif ara kararı da usulüne uygun olarak oluşturulmamıştır. Bu usuli işlemler tam olarak uygulanmadan oluşturulan kararın hükmün bu nedenlerle bozulmasına sebep olacağı-
Davacı tarafından dava konusu taşınmazın bir kısmının tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili talep edildiği halde mahkemece, davacı vekilinin kısmen iptal ve tescil talep ettiği yer açıklattırılıp, kroki üzerinde gösterilmeden taşınmazın tamamının tapusunun iptaline karar verilmiştir. Taleple bağlılık ilkesi aşılarak istekten fazlasına hükmedilmesi HMK. 26. maddesine aykırı düşer. Hâkim iddia ve savunmayla bağlı olup, ondan fazlasına ve başka bir şeye karar veremez. İddia ve savunma çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle hüküm kurulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Kısa ve gerekçeli karar arasında çelişki oluşması halinde bu çelişkinin giderilip yeni bir karar oluşturulması için hükmün bozulması gerekeceği-
Olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılmaya ilişkin TMK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Yasa’nın 14. maddelerinin meralar hakkında uygulanamayacağı, 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 4. maddesinin 3. fıkrasında açıkça meraların özel mülkiyete geçirilemeyeceğinin, zamanaşımı uygulanamayacağının ve amacı dışında kullanılamayacağının belirtildiği, yasalarda belirtilen yetkili organlarca nitelikleri değiştirilmedikçe özel mülkiyet şeklinde kazanılmalarının mümkün olmayacağı, meraların mülkiyetinin Hazine’ye, kullanma hakkının ilgili köy veya köyler ile belediyeye ait olduğu-