İlgililere bizzat bildirim yapılmadığı için kıyı-kenar çizgisinin kesinleşmediği ve bağlayıcılık niteliği kazanmadığı; bilirkişi heyetince kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi gerekirken, bağlayıcılık niteliği taşımayan ve delil olarak istifade edilmesi gereken, idare tarafından daha önce belirlenmiş kıyı-kenar çizgisi esas alınarak düzenlenen bilirkişi raporunun yeterli bulunması ve rapora dayanılarak hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Dava konusu yerin onaylanan kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı ve onaylanan kıyı kenar çizgisinin 1 ay süre ile ilan edildiği anlaşıldığından, ilgililere bizzat bildirim yapılmadığı için kıyı-kenar çizgisinin kesinleşmediği ve bağlayıcılık niteliği kazanmadığı, bilirkişi heyetince kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi gerekirken, bağlayıcılık niteliği taşımayan ve delil olarak istifade edilmesi gereken, idare tarafından daha önce belirlenmiş kıyı-kenar çizgisi esas alınarak düzenlenen bilirkişi raporunun yeterli bulunması ve rapora dayanılarak hüküm kurulmasının isabetli olmadığı-
Tapu iptal/terkin-tescil davalarında, dava kayıt malikine, kayıt maliki ölmüş ise, saptanacak mirasçılarına yöneltilerek açılacağı- Tapuda infaz işlemi yapılmadığından, taşınmaz halen önceki malikler adına kayıtlı görünmekte olup, kamulaştırma işlemi yapılıp kesinleşmiş ve mülkiyet bu nedenle tescil gerekmeksizin davalı Belediyeye geçmiş ise de (TMK m.705/2); davanın kabul edilmesi halinde tapunun iptali sonucu terkin kararı verilmesi durumu ortaya çıkabileceğinden, tapuda şeklen hak sahibi gözükenlerin de davada davalı sıfatıyla yer almaları gerektiği-
Kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptaline ve üzerindeki yapıların kal'ine ilişkin, mahkemece davanın kısmen kabulü ile; dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinin içinde kalan kısmının tapu kaydının iptali ile kıyı kenar olarak terkinine, bu kısım üzerindeki bina, 5 m2'lik müştemilat ve bahçe duvarının kal'ine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş ise de; iptal kararından sonra taşınmazın tescil harici bırakılması kararı ile yetinilmesi gerektiği-
İdarece belirlenen kıyı kenar çizgisinin hatalı olduğu ve dava konusu taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisinin dışında kaldığı belirtilmişse de, gerek idarece belirlenen kıyı kenar çizgisi, gerekse keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi kroki üzerinde gösterilmediği gibi, aralarındaki çelişkinin nedeni de açıklanmamış olup, usulüne uygun şekilde kıyı kenar çizgisi tespiti yapılmadan hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Genel yola elatmanın önlenmesi ve kal isteği-
İptal edilip davacı adına tesciline karar verilen ve davalı üzerinde bırakılan pay ve paydaların hükümde açıkça belirtilerek tarafların taşınmazlarda paydaş kılınması gerekeceği-
Aktif dere yatakları ile derenin etki alanında kalan yerlerin kazanılması mümkün bulunmayıp, aktif dere yatağında ve etki alanında kalmayan bir yerin koşulları mevcut olduğu takdirde, niteliğine göre zilyetlik ve imar-ihya yoluyla kazanılmalarının olanaklı olduğu-
4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3.maddesi hükmünün, belediye adına tescil edilerek belediyenin özel mülkü haline gelen taşınmazlara uygulanamayacağı-