İdare tarafından belirlenen kıyı kenar çizgisi, mahkemeyi bağlayıcı nitelikte değilse de, idarenin önceden kıyı kenar çizgisi oluşturmak için yaptığı saptamalar ve bu konuda kurulan komisyon çalışmalarının ortaya çıkardığı bilimsel değerlerin gözardı edilmemesi gerektiği-
Bilirkişi heyetince kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi gerekirken, bağlayıcılık niteliği taşımayan ve delil olarak istifade edilmesi gereken, idare tarafından daha önce belirlenmiş kıyı-kenar çizgisi esas alınarak düzenlenen bilirkişi raporunun yeterli bulunması ve rapora dayanılarak hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
3621 sayılı Kanun'un 5. ve 9. maddelerinde öngörüldüğü biçimde üç jeolog ya da jeoloji mühendisinden oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve tapu fen memuru aracılığıyla yerinde keşif yapılması, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı doğrultusunda bilimsel verilerden de yararlanılarak kıyı kenar çizgisinin belirlenmesinin zorunlu olduğu-
Kural olarak tapu iptal/terkin-tescil davalarında, davanın kayıt malikine, kayıt maliki ölmüş ise, saptanacak mirasçılarına yöneltilerek açılacağı-
3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan taşınmaza ait sicil kaydının kütükten terkini ve yıkımı isteği-
Davacının da başkaları gibi çekişme konusu yoldan yararlanma hakkı bulunduğundan davalıların yola elatmasının önlenmesini istemede hukuki yararı bulunup aktif dava ehliyeti olduğu- Dosyadaki bilgi ve belgeler ile yapılan keşif ve keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporlarından davalının yola tecavüzü bulunup bulunmadığı hususunun araştırılmadığı- Davalının yola tecavüzünün bulunup bulunmadığı, yola yaptığı betonlamanın davacının geçişini engelleyip engellemediği hususlarının açıklığa kavuşturulması için bilirkişiden ek rapor aldırılması gerektiği- 
Tapu iptali ve terkin davalarında iptal kararı verilmeden doğrudan ''taşınmazın tescil harici bırakılmasına'' karar verilmesi çifte tapuya neden olabileceğinden bundan kaçınılması gerektiği ve mahkemece, kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı değerlendirilen taşınmaz için iptal kararı verilmeksizin doğrudan tescil harici bırakılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Kıyı kenar çizgisine ilişkin uyuşmazlıkta, idari saptamalardan takdiri delil olarak yararlanılması gerektiği ve  yapılacak araştırmalarla, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinin hangi tarafında kaldığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra, oluşacak durum, dosya içeriği, iddia ve savunma doğrultusunda tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İlgililere bizzat bildirim yapılmadığı için kıyı-kenar çizgisinin kesinleşmediği ve bağlayıcılık niteliği kazanmadığı; bilirkişi heyetince kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi gerekirken, bağlayıcılık niteliği taşımayan ve delil olarak istifade edilmesi gereken, idare tarafından daha önce belirlenmiş kıyı-kenar çizgisi esas alınarak düzenlenen bilirkişi raporunun yeterli bulunması ve rapora dayanılarak hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Dava konusu yerin onaylanan kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı ve onaylanan kıyı kenar çizgisinin 1 ay süre ile ilan edildiği anlaşıldığından, ilgililere bizzat bildirim yapılmadığı için kıyı-kenar çizgisinin kesinleşmediği ve bağlayıcılık niteliği kazanmadığı, bilirkişi heyetince kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi gerekirken, bağlayıcılık niteliği taşımayan ve delil olarak istifade edilmesi gereken, idare tarafından daha önce belirlenmiş kıyı-kenar çizgisi esas alınarak düzenlenen bilirkişi raporunun yeterli bulunması ve rapora dayanılarak hüküm kurulmasının isabetli olmadığı-