Kadastro paftasında dere olarak gösterilen yerin kadim yol olarak paftasına işlenmesi-
Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarına göre akarsular, nehirler, ırmaklar ve çayların - bunlar üzerindeki kadim haklar ve teamüller saklı tutularak - kişisel mülkiyetin dışında bırakıldığı;sahipsiz taşınmazların hiç bir şekilde özel mülkiyette değerlendirilemeyeceği, bahsi geçen taşınmazların kazanılması, bakımı, korunması işletilmesi ve kullanılmasının özel kanun hükümlerine tabi olduğu, meydana gelebilecek su taşkınları ve sellere karşı özel mülkiyette bulunan taşınmazların korunması amacıyla yapılması gereken her türlü işlemden DSİ Genel Müdürlüğünün sorumlu olacağı-
Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarına göre akarsular, nehirler, ırmaklar ve çayların -bunlar üzerindeki kadim haklar ve teamüller saklı tutularak- kişisel mülkiyetin dışında bırakıldığı; sahipsiz taşınmazların hiç bir şekilde özel mülkiyette değerlendirilemeyeceği, bahsi geçen taşınmazların kazanılması, bakımı, korunması işletilmesi ve kullanılmasının özel kanun hükümlerine tabi olduğu, meydana gelebilecek su taşkınları ve sellere karşı özel mülkiyette bulunan taşınmazların korunması amacıyla yapılması gereken her türlü işlemden DSİ Genel Müdürlüğünün sorumlu olacağı-
Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı sonucu oluşan durumun eldeki maddi anlamda kesinleşmemiş ve derdest olan davaya da uygulanması zorunlu olup, kamu malları ile ilgili davalar aynı zamanda kamu düzeni ilkesini de içerdiğinden mahkemece, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararından sonra oluşan yeni yasal durum dikkate alınarak, inceleme yapılıp sonuca ulaşılması gerekeceği-
Kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerle ilgili tapu iptali ve terkin ayrıca bu yer üzerindeki bir kısım yapılarla ilgili elatmanın önlenmesi ve yıkım isteği-
İki taşınmazın da kadastro çalışmaları sırasında gerçek kişiler adına tespit görmesi, Hazine tarafından tespite yapılan itiraz sonucunda Hazine'nin itirazlarının reddi ile taşınmazların tespit gibi gerçek kişiler adına tesciline karar verilmiş olması ve bu parsellerin hükmen tescil krokisinin kapsamında kaldığının keşfen saptanması karşısında, bu taşınmazlar yönünden kesin hüküm bulunduğunun kabulü ve davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği- Tapu iptali ve terkin davalarında iptal kararı verilmeden doğrudan ''taşınmazın terkinine'' karar verilmesi çifte tapuya neden olabileceğinden bundan kaçınılması gerektiği; mahkemece, kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı değerlendirilen taşınmazın, kısmı için iptal kararı verilmeksizin doğrudan terkinine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mera, yaylak ve kışlak davalarında, kadim kullanma hakkına ya da tahsise dayanılabiliceği- Kadimlik iddiası var ise, bu hususun araştırılması, gerektiğinde köylerin kuruluş tarihinin İçişleri Bakanlığından sorularak kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması, ayrıca yerel bilirkişi ve tanıklara taşınmazın kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı ve sınırları sorularak sonuca gidilmesi gerekeceği- Tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi; keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, tarafsız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden seçilmesi tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığı ile uygulanması, dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi, varsa çevre taşınmazlara ait kayıtlar da uygulanarak dava konusu yeri ne şekilde okuduğunun çevre taşınmazlarla toprak yapısı kıyaslanarak uzman bilirkişiler aracılığı ile uyuşmazlığa konu yerin ve niteliğinin saptanması gerekeceği-
Çekişmeli taşınmazın tamamının ... Nehrinin kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması sebebiyle tapu kaydının iptali ile tescil dışı bırakılmasına ilişkin verilen kararın kesinleştiği, davacı tarafın mülkiyet hakkının sona erdirilmesi karşılığında taşınmazın tam değeri olmasa da bir miktar tazminat ödenmesi gerektiği, taşınmazın nehir yatağında bulunması, zemin özellikleri, tarımsal amaçlı değerlendirmeye müsait olmaması ve benzeri hususlar gözetilerek bilirkişi yardımıyla tespit edilen değerin 1/4'üne isabet eden kısmının ödenmesinin hakkaniyete uygun olacağı-
Kamu malı niteliğinde bulunan yerler Devlet'in hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yolu ile edinilmesi ve özel mülkiyet şeklinde de tapuya tescilinin mümkün olmadığı- Davalı tarafından ev yapılan yerin yol niteliğinde olduğuna göre, davacı Hazinenin mülkiyet hakkına dayandığının kabulü gerektiği-