Dava konusu yerin onaylanan kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı ve onaylanan kıyı kenar çizgisinin 1 ay süre ile ilan edildiği anlaşıldığından, ilgililere bizzat bildirim yapılmadığı için kıyı-kenar çizgisinin kesinleşmediği ve bağlayıcılık niteliği kazanmadığı, bilirkişi heyetince kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi gerekirken, bağlayıcılık niteliği taşımayan ve delil olarak istifade edilmesi gereken, idare tarafından daha önce belirlenmiş kıyı-kenar çizgisi esas alınarak düzenlenen bilirkişi raporunun yeterli bulunması ve rapora dayanılarak hüküm kurulmasının isabetli olmadığı-
İlgililere bizzat bildirim yapılmadığı için kıyı-kenar çizgisinin kesinleşmediği ve bağlayıcılık niteliği kazanmadığı; bilirkişi heyetince kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi gerekirken, bağlayıcılık niteliği taşımayan ve delil olarak istifade edilmesi gereken, idare tarafından daha önce belirlenmiş kıyı-kenar çizgisi esas alınarak düzenlenen bilirkişi raporunun yeterli bulunması ve rapora dayanılarak hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Uzman bilirkişiler vasıtasıyla kıyı kenar çizgisinin tespitine yönelik bir araştırma yapılmadan, sadece idare tarafından tespit edilen kıyı kenar çizgisinin dava konusu taşınmaza uygulanması suretiyle hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-  Hazine'nin de tarafı olduğu bir ilam ile taşınmazın özel mülkiyete konu teşkil ettiği benimsenerek bir tescil hükmü kurulur ve taşınmaz hakkında bir sicil kaydı tesis edilirse, artık bu kararın Hazine'yi bağlamayacağından söz edilemeyeceği-  Kesin delilin de aynen kesin hükmün sonuçlarını doğuracağı- Dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının ve varsa dayanak belgeleri ile hükmen tesciline ilişkin dosyanın getirtilmediği, dolayısıyla Hazine'yi bağlayıcı bir husus bulunup bulunmadığı konusunda bir inceleme yapılmaksızın karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu-
19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 s. K.'nun 16. maddesiyle 3402 s. K.'nun 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre, kadastro işlemleri sebebiyle Hazine tarafından açılan davalar nedeniyle, davalı tarafın yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacağı-
Kadastro paftasında dere olarak gösterilen yerin kadim yol olarak paftasına işlenmesi-
Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarına göre akarsular, nehirler, ırmaklar ve çayların - bunlar üzerindeki kadim haklar ve teamüller saklı tutularak - kişisel mülkiyetin dışında bırakıldığı;sahipsiz taşınmazların hiç bir şekilde özel mülkiyette değerlendirilemeyeceği, bahsi geçen taşınmazların kazanılması, bakımı, korunması işletilmesi ve kullanılmasının özel kanun hükümlerine tabi olduğu, meydana gelebilecek su taşkınları ve sellere karşı özel mülkiyette bulunan taşınmazların korunması amacıyla yapılması gereken her türlü işlemden DSİ Genel Müdürlüğünün sorumlu olacağı-
Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarına göre akarsular, nehirler, ırmaklar ve çayların -bunlar üzerindeki kadim haklar ve teamüller saklı tutularak- kişisel mülkiyetin dışında bırakıldığı; sahipsiz taşınmazların hiç bir şekilde özel mülkiyette değerlendirilemeyeceği, bahsi geçen taşınmazların kazanılması, bakımı, korunması işletilmesi ve kullanılmasının özel kanun hükümlerine tabi olduğu, meydana gelebilecek su taşkınları ve sellere karşı özel mülkiyette bulunan taşınmazların korunması amacıyla yapılması gereken her türlü işlemden DSİ Genel Müdürlüğünün sorumlu olacağı-
Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı sonucu oluşan durumun eldeki maddi anlamda kesinleşmemiş ve derdest olan davaya da uygulanması zorunlu olup, kamu malları ile ilgili davalar aynı zamanda kamu düzeni ilkesini de içerdiğinden mahkemece, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararından sonra oluşan yeni yasal durum dikkate alınarak, inceleme yapılıp sonuca ulaşılması gerekeceği-