Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. ......İcra Müdürlüğü'nün .......dosyasından yapılan takip sonucu borçlunun takip adresi olan yerde hiç haciz yapılmadığı, ödeme emrinin tebliğ edildiği ve aynı zamanda borçlunun mernis adresi olan ....... adresine 11.07.2013 tarihinde hacze gidildiğinde, borçlunun babası oturduğunun söylenmesi üzerine, adrese girilmeden dönüldüğü, bu adrese yapılan tebligatları borçlu adına babası tebliğ aldığından, 11.07.2013 tarihli haciz tutanağının İİK’nun 105.madde niteliğinde bir belge olduğundan söz edilemeyeceği, bu durumda, davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının boşanma davası sonucunda oluşacak alacağın tahsilini sağlamak bakımından, davalılar (eski eşi ve annesi) arasında muvazaalı olarak yapılan işlemin iptali için davayı açmakta hukuksal yararı bulunduğu- Bu davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Davacının kendisinin alacağını akim bırakan bir işleme karşı, takip yapılmamış olması, İİK mad. 284'teki hak düşürücü sürenin geçmiş olması gibi değişik düşüncelerle BK'nın 18.(yeni 19.) maddesine dayalı olarak bir dava açabileceği gibi, aynı işlem için İİK 277 vd. maddelerine göre bir tasarrufun iptali davası açmasının da mümkün olduğu, somut olayda ise davacının bu seçimlik haklarından TBK'nin 19. maddesine dayalı iptal yolunu seçtiği dava dilekçesinden anlaşıldığı- TBK. mad. 19 uyarınca muvazaalı işlemin iptaline ilişkin açılan davalarda, davacının borçludan bir alacağının bulunması yeterli olup, takip yapması veya bu takibin kesinleşmesine gerek olmadığı-
İdare mahkemesindeki yargılama sonunda ödeme emrinin iptali talebinin reddi talibi red edildiği takdirde takip kesinleşeceğinden, idare mahkemesinin dosyasının kesinleşen sonucunun bekletici mesele yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
TBK. mad. 19 uyarınca muvazaalı işlemin iptaline ilişkin açılan davalarda, davacının icra takip yapması ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı- Davacının iddiasını kanıtlaması halinde, iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek, İİK. mad. 283/1, 2 kıyasen uygulanarak "iptal ve tescile gerek olmaksızın" davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği-
TBK. mad. 19 uyarınca muvazaalı işlemin iptaline ilişkin açılan davalarda, davacının icra takip yapmasının aranmadığı ve beş yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması sebebiyle İİK. mad. 284 uyarınca bu davanın reddine karar verilemeyeceği- Davacının iddiasını kanıtlaması halinde, iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek, İİK. mad. 283/1, 2 kıyasen uygulanarak "iptal ve tescile gerek olmaksızın" davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği-
Mahkemece borçlu adına kayıtlı 3 araç ve 5 taşınmaz yönünden değerleri konusunda keşif yapılarak, bilirkişi raporu alınarak ve kıymet takdiri yaptırılarak üzerindeki haciz tarihleri ve miktarları ve halen geçerli olup olmadıkları tespit edilerek, borçlunun aciz halinde olup olmadığı, borçlunun mevcut malvarlığının dava konusu takip dosyalarındaki alacak ve fer'ilerini karşılayıp karşılamadığının tespidi, eğer borçlunun mevcut malvarlığının davacı alacaklının takip konusu alacak ve fer'ilerini karşılamaya yeterli ise davanın ön şart yokluğunun, karşılamaması halinde ise haciz tutanaklarının İİK 105.maddesi anlamında 'geçici aciz belgesi' olarak kabulü gerekip gerekmediğinin ve diğer dava koşulları yönünden dosyanın incelenmesi, varlığı halinde dava konusu tasarrufun İİK'nun 278, 279, 280 maddeleri gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi gerekeceği-
Dava konusu olan ve iptaline karar verilen tasarruf (taşınmaz satışı) davalı borçlu şirket tarafından değil, hakkında takip yapılan anılan şirketin müdürü tarafından gerçekleştirilmiş olduğundan bu kişinin davaya dahili için davacıya süre verilmeli ve taraf teşekkülü sağlandıktan sonra, davalıların vergi borcunu ödediklerine ilişkin iddiaların da araştırılarak davanın konusunun kalıp kalmadığı da değerlendirilmek suretiyle 6183 s. K. mad. 24 vd uyarınca açılan tasarrufun iptali davası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufa konu edilen "hastane işletme ruhsat devrini"nin bir karşılık alınarak devir sözleşmesine konu edilmesi ve Sağlık Bakanlığın yazısından "alım satıma konu olduğu" ve "ruhsatların üzerine haciz konulabildiği" anlaşıldığından, maddi bir değerinin olduğunun saptandığı- Aynı sektörde faaliyet gösteren ve borçlu şirketin mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu anlaşılan 4. kişi hakkında da tasarrufun iptali davasının kabulünün isabetli olduğu-
Aynı taşınmaz ile ilgili iki farklı kıymet takdir raporları bulunması halinde, çelişkinin giderilerek, bulunan değer ile borçluya ait diğer taşınmaz değerleri birlikte toplam miktarın, davacı alacaklının borcunu karşılamaya yetmesi halinde tasarrufun iptali davasının, borçlunun aciz halinin bulunmaması nedeni ile "ön koşul yokluğundan" reddine, aksi durumda ise, borçlunun borcuna karşılık borcunun 3 katı değerde hissesini kardeşine devretmesine yönelik tasarrufun iptali için açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-