İİK mad. 282 gereğince davalı borçlu ile borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan 3.kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda oldukları, yetki itirazının davalılarca birlikte ileri sürülmesinin yasadan kaynaklandığı, yalnız bir davalı tarafından ileri sürülen yetki itirazının hukuki sonuç doğurmayacağı, ancak, duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemleri, usulüne uygun olarak davet edildiği halde duruşmaya gelememiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade edeceği-
Takip konusu alacağın ve iptali istenen muvazaalı takip dosyasındaki alacağın farklı olması halinde daha düşük olan alacak miktarı üzerinden kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için alacağın gerçek bir alacak olması, borçlu hakkındaki takibin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin ya da geçici aciz vesikası bulunması gerektiği- Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılacağı- İptal davalarının borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine ve ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da açılabileceği-
Mahkemece yapılması gereken işin, temyize konu taşınmaz bakımından mal rejiminin tasfiyesine dayalı tapu iptali ve tescil davasının tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesi daha sonra da tefrik edilen dosyanın görevli Aile Mahkemesine gönderilmesi, dava konusu taşınmazla ilgili 16.08.2007 ve 29.09.2009 tarihli tasarruflar yönünden ise, aile mahkemesi kararının bekletici mesele yapılarak, davacının bir alacağının olduğunun tesbiti halinde TBK’nun 19 maddesi gereğince iptale tabi olup olmadığının mevcut delillere göre değerlendirilmesi, iptale tabi olması halinde davacı yararına hükmedilecek katkı payı alacağı ve fer’ileriyle sınırlı olarak İİK’nun 283/1 maddesinin kıyasen uygulanarak davacıya haciz ve satış yetkisi verilmesinden ibaret olduğu-
İİK'nun 277. vd. maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı, davacının genel hükümlere, yani muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmayıp, davacının iddiasını kanıtlaması halinde, iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nun 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği-
Cebri icra satışlarına yönelik tasarrufun iptali davalarında, alıcıların borçlu ile organik bağının bulunup bulunmadığının ve satın aldıkları taşınmazları ödeme gücüne sahip olup olmadıklarının (yani; alıcıların, borçluların nam-ı müstearı olup olmadıklarının) araştırılması gerektiği-
BK' 18 e göre açılan iptal davasında aciz belgesinin aranmadığı- Davalılar arasındaki icra takibi muvazaalı olduğundan, davacının davasının kabulü ile davalı üçüncü kişinin icra dosyasındaki borçluya yönelik davacı alacağına yeter kısmının iptaline karar verilmesinin isabetli olduğu- Birleşen itirazın iptali davası yönünden de davanın kabulü ile itirazın iptali ile bu kısma ilişkin talebin tahsilde tekerrür olmamak şartı ile icra takibinin devamına, dava tarihi itibari ile dava değeri üzerinden taktiren %40 oranında hesaplanan inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesinin isabetli olduğu-
İİK mad. 281/2 uyarınca, davanın bedele dönüşmesi halinde teminat karşılığı davalı 3. kişinin mal varlığıyla ilgili ihtiyati haciz kararı verilebileceğini-
"Bir yıl süre ile iflasının ertelenmesine karar verilen dava dışı şirketin adına tescilli bulunan markaları davalıya muvazaalı olarak devretmesi nedeniyle TBK 19 gereğince açılan tasarrufun iptali ve markaların yeniden dava dışı borçlu şirket adına tescilli için açılan davaların devam ettiğini" belirten davacı bu davada "davalı adına tescili sağlanan markaların hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini" talep etmiş olup muvazaa iddiasının tasarrufun iptali davasında değerlendirilecek nitelikte olduğu ve marka devir işlemi muvazaalı ise o dosyada verilecek kararlarla TPE nezdindeki tescil işleminin değerlendirileceği, ayrıca henüz marka başvuru aşamasında olan ve yine dava dışı şirketin davalıya devrettiği başvuru için de henüz tescil yapılmamış olması sebebiyle davanın mevsimsiz açıldığı ve yine bu başvuru ile ilgili yapılan devir işleminin tasarrufun iptali davasında da değerlendirilecek nitelikte olduğu-