Asıl ve birleşen davada şikayetçiler vekilleri tarafından ileri sürülen fesih sebeplerinin gerekçesiyle birlikte tek tek tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, fesih nedenleri irdelenmeden ve gerekçelendirilmeden yazılı şekilde şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu, diğer taraftan dava birleştirildiği halde birleşen davanın şikayetçiler vekilinin usulüne uygun duruşmaya davet edilmeksizin yargılamanın yürütülüp sonuçlandırılmasının savunma hakkını kısıtlayıcı nitelikte olup yasaya aykırı olduğu-
Tebliği çıkaran merci tarafından bu adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğu için tebligatın TK.'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edilmesi gerektiğine ilişkin bir şerhin verilmemesi halinde yapılan tebligatın usulsüz olacağı- anlaşılmıştır.Hem vekile hem asile tebligat çıkartıldığı takdirde asile yapılan tebligat usulsüz olduğundan, fuzuli bir tebligat olup sonuca etkili olmayacağı- Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Satışın durdurulması kararının kaldırılıp satışın devamına karar verilmesi üzerine icra müdürlüğünün yeniden satış günü belirlenmeden yaptığı ihalede, satışın durdurulma kararı talep ve tâlibi etkilediğinden ihalenin feshi sebebini oluşturduğu ayrıca ispatının gerekmediği- K. takdirinin yapıldığı tarih ile satış tarihi arasında iki yıldan fazla sürenin geçtiği anlaşıldığından ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
Tebligat Kanunu'nun 11 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılmasının zorunlu olduğu-Satış ilanının, daha önce de ihalenin feshini talep eden ve kıymet takdirine itiraz davasında borçlu şirket vekili olarak gösterilen vekile tebliğinin gerekeceği- İhalenin feshi hakkındaki karar ile kıymet takdirine itiraz karar örneğinin dosyaya ibraz edilmiş olması karşısında, borçlunun takipte vekille temsil edildiğinin kabulünün gerekeceği - E.dici nitelikteki bu düzenlemelerden kaynaklanan yasal zorunluluğa aykırı olarak, vekili varken asile gönderilen satış ilanı tebligatı yok hükmünde olup sonuç doğurmayacağı -Vekil ile takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğundan asile yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmamasının sonuca etki etmeyeceği-İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ edilmesi gerekeceği -Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebi olacağı - Borçlu vekiline satış ilanının tebliğ edilmemesi veya usulsüz tebliğ edilmesi de aynı hukuki sonuçları doğuracağı-
Taşınmazın ihalesi 30.06.2014 tarihinde yapılmış olup, ihalenin feshi isteminin 7 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra, 15.07.2014 tarihinde ileri sürüldüğü, mahkemece borçluya satış ilanı tebligatının usulüne uygun olarak yapıldığı kabul edildiğine ve şikayetçinin ihalenin feshi talebinde fesat iddiası da bulunmadığına göre istemin süreden reddi gerekeceği, bu durumda işin esasına girilmediğinden %10 para cezasına hükmedilmesi isabetsiz ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekeceği-
Mahkemece, borçlunun şikayet dilekçesinde ileri sürdüğü, bozma konusu yapılan husus dışında kalan sair fesih nedenleri incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Davalı banka haciz alacaklısı durumunda olup, şikayet konusu ihalede borçlu, alacaklı ve ihale alıcısı ile aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından borçlunun, alacaklı ve ihale alıcısına karşı açtığı davada davalı sıfatıyla yer alamayacağı-
Satış bedelinin, muhammen bedelin üzerinde olması halinde, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulünün gerekeceği, ancak İİK'nun 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde, işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceğinin öngörüldüğü-
Satış bedelinin, taşınmazın muhammen bedelinin yüzde yüzünün üzerinde olması halinde ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabul edildiği, işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği; feshi isteminin zarar unsuru yokluğu nedeniyle ve işin esasına girilmeden reddi gerektiğinden, aleyhine ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Taşınmazın kıymetinin belirlenmesi için yapılan keşif ve bilirkişi masraflarının da tıpkı ilan giderleri gibi paraya çevirme masrafı olarak kabulü gerektiği- Taşınmaz için yapılan masrafların da eklenmesi ile bulunan 70.953 TL'nin, ihale bedeli olan 66.150 TL ile karşılanmadığının anlaşıldığı, İİK'nun 129/2. maddesi gereğince, bu hususun tek başına ihalenin feshi nedeni olduğu- Taşınmaz yönünden ihale bedelinin, taşınmazın tahmin edilen kıymetinin en az %50’sini bulması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını aşması gerekirken, bu koşulun somut olayda sağlanamadığının anlaşılmasına rağmen, mahkemece anılan taşınmaz yönünden ihalenin feshi yerine istemin reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-