Satış bedelinin muhammen bedelin yüzde yüzünün üstünde olması halinde zarar unsuru oluşmayacağından, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekeceği, bu durumda şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararının olmadığı- Davacının ihalenin feshi istemi zarar unsuru yokluğu nedeniyle ve işin esasına girilmeden reddedileceğinden aleyhine taşınmazın ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Satış bedelinin, taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olması halinde zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekeceği, ancak bu husus şikayet nedenine göre farklılık arz edebileceği, buna göre ihale tarihinden önce haczi düşmüş bir taşınmazın, satış bedeli ne olursa olsun satılmasında, borçlunun menfaatinin muhtel olacağı-
Şikayetçinin takibe konu ipoteğe esas kredi sözleşmesinde kefil olmasının kendisine ihalenin feshini talep hakkı vermeyeceği-
İhalenin feshini isteme süresinin, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 281. maddesindeki(mülga 818 sayılı BK.'nun 226.maddesi) yazılı sebeplerde dahil olmak üzere yedi gün olduğu, bu yedi günlük ihalenin feshini isteme süresinin, hak düşürücü nitelikte olduğu, bu nedenle icra mahkemesi tarafından re'sen dikkate alınacağı-
İcra Müdürlüğü’nün iflas dosyasında, hakkında tehiri icra kararı bulunan ve bu nedenle de temyiz incelemesi sonuna kadar icrası ve yerine getirilme imkanı bulunmayan tasarrufun iptal kararına ve bu kararla tanınan satışı talep yetkisine istinaden iflas idaresince satış işlemlerine başlanması, satışa hazırlık ve kıymet takdiri işlemlerine devamla satışın yapılması verilen icranın geri bırakılmasına ilişkin karara aykırı olup, yüksek mahkeme kararına aykırılıktan doğan bu durumun kamu düzenine ilişkin olması sebebi ile mahkemece de re’sen dikkate alınarak ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği- Taşınmaz, muhammen bedelinin üzerinde satılmış ise de; şikayetçi taşınmazın gerçek değerinin satışa esas alınan muhammen bedelden daha yüksek olduğunu ileri sürdüğüne göre borçla ilgisi bulunmayan taşınmaz malikinin Yargıtay ilamına aykırılıktan kaynaklanan yolsuzluk sebebi ile İİK. mad. 134/8 uyarınca menfaatinin muhtel olduğu kabul edilmesi gerektiği-
Mahkemece; İSKİ ve Belediyeden gelen yazıların, taşınmazın imar durumu ve niteliği ile ilgili  farklı bilgiler ihtiva ettiği ve çelişkili olduğu dikkate alınarak, alıcının ihalede satın aldığı taşınmazın ilanda gösterilen özellikleri haiz  ve  imar durumuna ilişkin ilanda yer alan bilgilerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı,  zemindeki duruma uygun olup olmadığı  konusunda kroki ve varsa diğer belgeler  getirtilerek mahallinde keşif yapılmalı ve açıklanan bu konularda Yargıtay denetimine imkan tanıyacak nitelik ve yeterlilikte usulüne uygun bilirkişi raporu alınarak   varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Şikayet dilekçesinde fesat olgusunun 24.09.2014 tarihinde öğrenildiği beyan edildiğine ve bu tarihten önce fesadı öğrendiği iddia edilmediğine göre ihale tarihi ve şikayet tarihi dikkate alındığında ihalenin feshi istemi süresinde olup, İİK'nun 134/7. maddesinde belirtilen bir yıllık sürenin de aşılmadığı-
İlamın hüküm kısmının bu haliyle şüphe ve tereddüte yer vermeyecek biçimde açık olmadığı gibi bir nolu bağımsız bölüm yönünden ihalenin feshine karar verildiği halde ihaleye konu toplam on bir adet taşınmaz bakımından para cezasına hükmedilmesi isabetsiz ise de bu usulsüzlüğün giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
İhale konusu 35.000 TL muhammen bedelli 1 nolu bağımsız bölümün 50.150 TL'ye, 28.400 TL muhammen bedelli 8 nolu bağımsız bölümün 42.000 TL'ye satıldığı ve dolayısıyla satış bedellerinin, taşınmazların muhammen bedellerinin üzerinde olduğu anlaşıldığından, zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, anılan taşınmazlar yönünden şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararının olmadığı-
Asıl ve birleşen davada şikayetçiler vekilleri tarafından ileri sürülen fesih sebeplerinin gerekçesiyle birlikte tek tek tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, fesih nedenleri irdelenmeden ve gerekçelendirilmeden yazılı şekilde şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu, diğer taraftan dava birleştirildiği halde birleşen davanın şikayetçiler vekilinin usulüne uygun duruşmaya davet edilmeksizin yargılamanın yürütülüp sonuçlandırılmasının savunma hakkını kısıtlayıcı nitelikte olup yasaya aykırı olduğu-