Arsa sahiplerinin, sözleşme gereğince tüm edimlerini yerine getirmemesi ve davadan önce yüklenicinin kendilerini temerrüde düşürdüğüne dair herhangi bir delil bulunmaması karşısında dava açılmasına neden olduklarından söz edilemeyeceğinden aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceği-
Anonim şirket hisselerini temsil etmek üzere çıkarılan geçici pay senedi ilmuhaberlerinin, 6102 s. TTK. mad. 486/2, 490, 645, 647 ve 654 gereğince kıymetli evraktan sayılması nedeniyle, bu evrakın haczi için İİK. mad. 88 uyarınca, evraka fiilen el konulmasının zorunlu olduğu-Bağlantı İcra müdürlüğünce borçlunun şikayetçi şirketteki hisselerinin haczi için şirket merkezine gidildiği, şirket çalışanı tarafından pay defterinin mali müşavirde olduğunun ve borçlu 'nun şirkette payı bulunmadığının beyan edilmesi üzerine, alacaklı vekilinin talebi ile icra memuru tarafından, hisselerin haczedilerek pay defterine işlenmesi için şikayetçi şirkete üç gün süre verildiği, hisselerin tutanak tarihi itibariyle haczedildiğinin bildirildiği ve İİK. mad. 103 uyarınca tebliğ yerine geçmek üzere haciz zaptının bir suretinin şikayetçi şirkete verildiği görüldüğünden, mahkemece, İİK. 103 gereğince tebligatın yapıldığı tarih itibariyle borçlunun şirkette hissesi bulunup bulunmadığının, var ise bu hissenin hisse senedine bağlanıp bağlanmadığının tespitinden sonra İİK'nun 94. ve 88. maddeleri uyarınca değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nın 94. maddesine dayalı olarak alınan yetki ile alacak davası açılamayacağı, davacının böyle bir alacak davasını takip yetkisi bulunmadığı, dava takip yetkisinin dava şartı olduğu gerekçesiyle davanın HMK. mad. 114/1-e ve 115/2 uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
İİK'nın 94. maddesinin, sadece borçlu namına tescil talepleri yönünden uygulanabileceği- İİK. mad. 94'e dayalı olarak alınan yetki ile alacak davası açılamayacağı- Dava takip yetkisinin dava şartı olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddi gerektiği-
Şikayetçi üçüncü kişi konumunda bulunan şirketin, takip borçlusunun şirketlerinin ortağı olduğunu, borçlunun şirkette bulunan hissesinin haczedildiğini, borçlunun şirketteki payının karşılığı olan 2.000,00 TL'nin ödenmek suretiyle haczin kaldırılması talebiyle icra müdürlüğüne başvurduklarını, ancak taleplerinin reddedildiğini belirterek icra müdürlüğünün istemlerinin reddine ilişkin kararının iptali için şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurduğu, TTK.'nin 596/2. maddesi hükmünün; haczedilen hissenin cebri icra yolu ile satışından sonra hissesi haczedilen şirkete, alıcıya karşı payı gerçek değeri üzerinden devralmayı önerme hakkı verdiği, mahcuz hissenin satışından önce, haciz aşamasında, şirketin böyle bir öneride bulunma hakkının olmadığı, şikayetçinin başvurusunun, mahçuz hissenin satışından önceki aşamada olduğu, henüz icra yolu ile satış yapılmadığından 6102 Sayılı TTK'nun 596/2. maddesinin şartlarının bulunmadığı, şikayete konu icra müdürlüğünün talebin reddi yönündeki işleminin hukuka uygun olduğu, mahkemece şikayetin reddi yerine kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Borçlunun limited şirketteki hissesinin ister senede bağlansın ister bağlanmasın haczedilebileceği, haczin İİK'nun 94. maddesi uyarınca yapılacağı-(İİK 94) TTK’nun 596/2. maddesi hükmünün haczedilen hissenin cebri icra yolu ile satışından sonra hissesi haczedilen şirkete, alıcıya karşı payı gerçek değeri üzerinden devralmayı önerme hakkı verdiği, mahcuz hissenin satışından önce, haciz aşamasında, şirketin böyle bir öneride bulunma hakkının mevcut olmadığı-
Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil"e ilişkin uyuşmazlıkta davanın İİK’nun 94.maddesi uyarınca alınan yetkiye dayanılarak alacağın tahsiline yönelik açılmış olması nedeniyle, İİK 277 ve devamı maddelerinin olayda kıyasen uygulanması gerektiği, dava değerinin davacının alacak tutarı ile sınırlı olacağı ve bu miktar üzerinden harç alınması gerektiği gözetilerek harç ikmali yapılmasına gerek olması gerekeceği-
Alacaklının borçlunun tescil ettirmediği taşınmazların tescili davasını açabilmesi için, İcra Dairesinden alacağı yetki belgesini mahkemeye bildirmesi ve belge kapsamında da hangi taşınmaz için davayı açmaya yetkili kılındığının yazılı olması gerektiği-
Davacının, davalı borçlunun murisinin, mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla, taşınmazları diğer davalıya bedelsiz olarak devrettiğini ve davalı borçlunun da hakkı olduğu halde, alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla, muris muvazaasına dayalı olarak tapu iptal ve tescil davası açmadığını iddia ettiği, mahkemece, davacının muris muvazaasına yönelik iddiası hakkında ise herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, bu durumda, mahkemece yapılması gereken iş, dosyaya bildirilen yasal tüm delil ve tanık beyanlarının da incelenerek, murisin torununa yaptığı taşınmaz satışlarının bedelsiz, yani muvazaalı olup olmadığının değerlendirilmesinden ve sonucuna uygun bir karar verilmesinden ibaret olduğu-