Takip dosyasında şirkete ödeme emri tebligatı çıkartılmamış olup, tebligat yapılmadan ve takip kesinleştirilmeden alacaklının haciz talebinin kabulü ile borçlunun hak edişlerinin haczi için haciz ihbarnamesi çıkartılmasının usulsüz olduğu, şirketi, asıl borçlunun tebligatları almaya yetkili temsilcisi olsaydı da, süresinde borca itiraz etmiş olduğundan takip duracağı, bu durumda da borçlu aleyhine haciz uygulanması usulsüz olacağı-
Daire'nin bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde, bozma ilamı gereklerinin yerine getirilmediği görüldüğünden, mahkemece, bozma ilamında belirtildiği üzere öncelikle bilirkişi incelemesi yaptırılarak borcun ödenip ödenmediğinin tespit edilmesi, takip dosyası infaz edilmiş ise konusu kalmayan şikayet hakkında karar verilmesine yer olmadığına, aksi halde şikayetin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Birinci haciz ihbarnamesine üçüncü kişi tarafından itiraz edilmiş olması halinde, alacaklının İİK. mad. 89/4 gereğince tazminat davası açması mümkün olduğu ve bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunmasına engel bir durum olmadığı-
Meskeniyet şikayeti sırasında, İİK. mad. 22 gereğince verilmiş icranın durdurulması kararı bulunmadığından, taşınmazın ihaleye çıkartılabilmesi için, meskeniyet şikayetine konu ilamın kesinleşmesinin beklenmesi gerekmediği gibi bu hususun İİK'nun 134. maddesinde düzenlenen ihalenin feshi nedenleri arasında da yer almadığı-
Mahkemece, takip sonuçlandıktan sonra, o takibe ilişkin bir işleme karşı şikayet yoluna başvurulamayacağı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
5502 sayılı Kanun'un 36. maddesindeki yasal düzenleme uyarınca kuruma başvuru yapılması takip şartı olup, bu madde kapsamındaki şikayetlerin, İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz olarak yapılabileceği-
İcra müdürlüğünce yapılan ve borçlular tarafından da, bu dosyaya ilişkin olarak itiraz edilmeyen (kaldı ki icra mahkemesinin bu dosyasına konu edilen borç miktarının tespitine ilişkin şikayet reddedilerek kesinleşmiştir.)  hesaba göre dosya borcunun ...TL, alacaklıya yapılan ödemenin ise ...TL. olduğu gözetildiğinde, alacaklıya bu dosyadan dolayı yapılan fazla ödemenin 101.230,77-TL. olduğu anlaşılmakla, mahkemece,icra dosyasında yapılan hesap doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, bu yargılamada şikayet konusu haline getirilmemesine rağmen dosya hesabına ilişkin bilirkişiden alınan rapor doğrultusunda hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Haciz şerhinin usulsüz konulduğunun saptanması veya lehtarın talebi üzerine kaldırılması mümkün olduğu gibi Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi uyarınca borcun ödenmesi, icra takibinin düşmesi ya da herhangi bir sebeple sona ermesi halinde de taşınmaz kaydının terkininin mümkün olduğu- Davacı tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası sonucu mahkeme taşınmazın bir bölümünün davacı adına tesciline karar verilmiş ve bu karar kesinleşmişse, bu davadan önce tesis edilen haciz şerhinin terkininin mümkün olmadığı-
Öğrenme ile itiraz süresinin başlayabilmesi için borçluya usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin bulunması gerektiği ve böyle bir durumda, öğrenme tarihi tebliğ tarihi kabul edileceğinden, itiraz süresinin de bu tarihten başlayacağı-  Ödeme emrinin takip borçlusu yerine, borçlu ile isim benzerliği olan kişiye çıkarılması durumunda, şikayetçi borçluya usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmadığından, borçlu icra takip dosyasından fotokopi alsa bile itiraz süresinin işlemeye başlamayacağı ve borçlu hakkındaki takibin kesinleştiğinden söz edilemeyeceği gibi takip kesinleşmeden konulan hacizlere ilişkin şikayetin de süresiz şikayete tabi olduğunun kabulü gerektiği-
Önce bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe geçildiğinden, alacaklı tercih hakkını bu takip türünden yana kullanmış olup aynı borca ilişkin olarak sonra ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi yapamayacağından bu hususun kamu düzeni ile ilgili olup süresiz şikayete tabi olup ipoteğe dayalı ilamlı icra takibinin iptali gerekeceği-