Takip talebinde, yabancı para alacağının Türk parası karşılığının belirtimesi, ancak bu hususların ödeme emrinde bulunmaması halinde, kamu düzeni ve devletin hükümranlık hakları ile ilgili ödeme emrindeki bu eksikliğin süresiz şikayet nedeni olduğu ve mahkemece takibin her safhasında doğrudan doğruya göz önünde tutulması gerektiği- Ödeme emrindeki bu eksikliğin takibin değil, ödeme emrinin iptalini gerektirdiği-
Şikayetçinin başvurusu; ilama konu alacak kalemlerinin nete çevrilmeksizin takibe konu edildiği, kıdem tazminatı alacağı için talep edilen takip öncesi işlemiş faiz ile işleyecek faizin ilama aykırı olduğu, bu sebeple dosyaya fazla ödeme yapıldığı iddiasına dayalı olup, ilâma aykırılık iddiası süresiz şikayete tâbi olduğu gibi, borçlu isteminden açıkça feragat etmediği sürece, borcun ödenmesinin ya da takip dosyasının infaz edilmiş olmasının şikayetin incelenmesine engel olmadığı-
İcra hukuk mahkemesinin kararının bozulmasından sonra yapılacak yargılamada verilecek kararın kesinleşmesinin beklenmesi, icra müdürlüğünün işleminin iptaline ilişkin şikayetin neticesini doğrudan etkilemeyeceğinden, dolayısıyla bekletici mesele yapılması gerekmediğinden, mahkemece, borçlunun 3. şahıslara gönderildiği belirtilen müzekkerelere itirazında herhangi bir hukuki yararının bulunmadığı, ayrıca borçlunun belirttiği hususlarda tebliğden itibaren 3. şahısların cevap verebileceği gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
İlamlı takipte memur muamelesini şikayete ilişkin kararlar hakkında yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulmayacağı-
İcra mahkemesine yapılan şikayet tarihinden sonra, icra dosyasında icra müdürlüğünce yeniden dosya hesabının yapıldığı- Mahkemece, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği-
Tereke defterinin tutularak tespiti sonucunda mirasçılar mirasın reddi veya kabulü konusunda karar verebileceklerinden TMK'nin 625. maddesi gereğince resmi defter tutulması devam ettiği sürece miras bırakanın borçları için icra takibi yapılamayacağının düzenlendiği, bu hususun mirasçı borçlular tarafından İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayet konusu yapılabileceği, o halde mahkemece, davanın kabulü ile şikayetçiler bakımından takibin iptali ile alacaklı vekilince dava açılmasına sebebiyet verilmediği gerekçesiyle yargılama gideri ve vekalet ücreti takdir edilmemesi gerekirken, diğer borçlular göz önünde bulundurulmadan takibin tamamen iptali kararı verilmesinin isabetsiz olduğu-
İlamda yer alan vekalet ücreti ve yargılama giderleri bakımından ikinci kez borçlu aleyhine takip başlattığı görüldüğünden, mahkemece sonraki takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Her iki şikayetin konularının farklı olması sebebiyle derdestlik söz konusu olmadığından, mahkemece, işin esasının incelenip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Haciz şerhinin usulsüz konulduğunun saptanması veya lehtarın talebi üzerine kaldırılması mümkün olduğu gibi Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi uyarınca borcun ödenmesi, icra takibinin düşmesi ya da herhangi bir sebeple sona ermesi halinde de haciz şerhinin terkininin mümkün olduğu- Tapu iptali ve tescil davası nedeniyle dava konusu taşınmazlar üzerine, kayıt malikinin vergi borçları nedeniyle kamu haczi konulmasından sonra ihtiyati tedbir şerhi konması halinde haciz şerhlerinin kaldırılmasına karar verilemeyeceği-
Şikayetçinin icra dosyasında taşınmazlara 22.12.2008 tarihinde haciz konulduğu, 2 yıl olan satış isteme süresinde 13.10.2010 tarihinde, İİK'nın 121. maddesi gereğince verilen yetki üzerine ortaklığın giderilmesi davası açıldığı, bu işlemler süresince 22.12.2008 tarihinde konulan haciz için satış isteme süresi duracağından bu dosyanın haciz tarihinin 22.12.2008 olduğunun kabulü gerektiğinden şikayetin kabulü gerektiği-