Mükerrer olduğu iddia edilen takibe konu ilamda tazminattan sorumlu olanın diğer borçlu olduğu, ilama aykırı ve tahsilde tekerrüre esas olacak şekilde tek tazminattan sorumlu olan şikayetçiye ve diğer takibin borçlusuna karşı tahsilde tekerrür şerhi olmaksızın iki ayrı takip yapılmasının hukuka aykırı olduğu- "Takip borçlularının ayrı kişiler olduğu" gerekçesiyle şikayetin reddedilemeyeceği-
Takibe konu ilam borçlu yönünden mülkiyet tespitine ilişkin olup, kesinleşmeden icraya konulması mümkün olmadığı gibi, ilamın fer’i niteliğindeki alacakların da ilam kesinleşmeden icraya konulamayacağı, o halde mahkemece takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İlamın bölünerek birden fazla takibe konu yapıldığına ilişkin iddianın bir hakkın yerine getirilmemesi ile ilgili olduğundan bu konuda süresiz şikayet ile icra mahkemesine başvurulabileceği-
İcra müdürlüğü ekranından Takip borçlusunun alacaklı olduğu icra takip dosyalarının sorgulanmasına ilişkin talebin haciz talebi niteliğinde olmadığı, bu talebin takibin yürütülmesine yönelik icra müdürlüğünce alacaklının talebi üzerine yasa gereği yapılması zorunlu olan bir işlem olmadığı ve yapılacak sorgulamanın Anayasa'nın 20. maddesinde düzenlenen temel hak ve hürriyetlere aykırılık teşkil ettiği-
Mahkemece, davalı hakkında bozma kararından önceki ........ tarih, ........ Esas ve ........... Karar sayılı ilam ile pasif husumet yokluğundan reddine karar verildiği anlaşılmakla, bozma sonrası verilen kararda da taraf olmayacağından pasif husumet yokluğu sebebi ile reddi gerekirken bu husus gözetilmeyerek davalının karar başlığında gösterilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutularak karar verilmesinin doğru olmadığı-
Alacaklı tarafça, borçlu hakkında ilamlı takip yapıldığına göre, ilamlı takibe yönelik şikayetin süresiz olduğu-
Borçlunun "iki ayrı takip dosyasından maaşına haciz konulduğunu, hacizlerin sıraya konularak nafaka alacağına ilişkin olan takip dosyasından yapılan kesinti bitinceye kadar diğer takip dosyasından yapılan maaş kesintisinin durdurulması talebinin icra müdürlüğünce reddi kararının kaldırılması" talebiyle yaptığı şikayet, şikayet süresinin 7 gün olduğundan bahisle reddedilmişse de, maaş haczi nedeniyle kesinti her ay yapıldığından, son maaş kesintisi gözetilerek yeniden şikayet hakkının doğacağı, yani, kesinti, her ay tekrarlandığı için sadece son maaş kesintisi gözetilerek, borçlunun yeniden şikayet hakkının doğduğunun kabulü gerektiği-
"Takibe konu bononun taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin teminatı olarak sözleşme ile birlikte verilen teminat bonosu olduğu" şeklindeki iddianın borca itiraz niteliğinde olduğu- İcra müdürünin takip talebi üzerine senetten anlaşılmayan bir hususu inceleyemeyeceği ve borçlular icra mahkemesine başvurusunda icra müdürünün takip hukuku kurallarına aykırı davrandığını ileri sürmediğinden, borçluların icra mahkemesine başvurusunun şikâyet mahiyetinde olmadığı- Borçlular talebini şikâyet olarak nitelendirip İİK'nın 170/a. maddesinin 2. fıkrasının uygulanmasını talep etmiş ise de, hukuki nitelendirme hâkime ait olup senedin sözleşmenin teminatı olarak verildiğine ilişkin borca itirazın duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği- "Borçluların iddiasının kişisel def'i niteliğinde olduğu ve bu hususun alacaklı bankaya karşı ileri sürülemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Şikayete konu işlem, Asliye Ticaret Mahkemesi'nin sözü geçen davada vermiş olduğu kararın infazı ile ilgili olup, icra müdürlüğü burada ticaret mahkemesinin infaz memuru olarak görev yaptığından bu kararla ilgili şikayetleri inceleme görevinin kararı veren Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğu, o halde icra mahkemesince bilgi alma davası kararının infazı ile ilgili olarak icra müdürünün işlemine karşı her türlü şikayetin kararı vermiş olan mahkeme tarafından incelenmesi gerektiği görülmekle şikayet dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkeme kararının gerekçe kısmında, şikayetçi borçlunun hacze muvafakat etmemek suretiyle yapmış olduğu itirazının reddine dair 11.01.2016 tarihli icra müdürlüğü işleminin usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek şikayetin reddine karar verilmesi gerektiğinin belirtilmesine rağmen, hüküm kısmında, şikayetin HMK'nun 114/1-g ve 115. maddeleri gereğince usulden reddine karar verildiği, bu durumda, kararın gerekçesi ile hüküm kısmı arasında çelişki meydana getirildiğinin görüldüğü, mahkemece, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında uyumsuzluk olacak şekilde sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-