«İstihkak davası»na konu olabilecek bir hususun «şikayet» yoluyla icra mahkemesine bildirilemeyeceği–
Mahkemelerce verilen ihtiyati tedbir kararlarının -kararda ayrıca, «dava konusu taşınmazın/taşınırın cebri icra yoluyla da satılamayacağı» belirtilmiş olmadıkça- dava konusu şeyin rızai devirlerini önleyeceği, yapılan icra takibine (ve yapılacak ihaleye) etkili olmayacağı-
«Tapu siciline teferruat olarak tescil edilmiş olan şeylerin gerçekte teferruat niteliğinde bulunmadığı»nın ileri sürülmesi halinde -MK. 862, 686 ve İİK. 83 c çerçevesinde- bilirkişi incelenmesi yaptırılarak bu hususun araştırılması gerekeceği–
Ödeme emrini alan borçlunun «itiraz müddetinden vazgeçtiğini» bildirerek yaptırdığı haczin, haciz koyduran alacaklı dışındaki alacaklılara etkili olmayacağı «İİK. mad. 20» (Onlar bakımından, daha önce konulmuş olan bu haczin, «itiraz süresinden sonra konulmuş bir haciz» gibi sonuç doğurmayacağı)–
Sıra cetveline yönelik şikayetin, sırasına itiraz edilen alacaklı yerine borçlu hasım gösterilerek, karara bağlanamayacağı–
Vergi dairesinin hacizlerinden sonra işçi alacakları için konulan hacizlerin, vergi dairesinin hacizlerinin önüne geçemeyeceği—
Kara taşıt araçlarının sicil kaydına konan haczin, araç sahibinin araç üzerindeki tasarrufunu kısıtlaması nedeniyle, geçerli bir «el koyma» ve «haciz» niteliğinde olduğu - Aracın kaydına haciz koydurmuş olan alacaklıya da, aracı fiilen haciz ettirmiş alacaklı gibi, sıra cetvelinde yer verilmesi gerekeceği - Kara taşıt araçlarının «fiili haczi» ile «kayden haczi» arasında doğurduğu hukuki sonuçlar bakımından fark olmadığı, bunlardan hangisi daha önce yapılmışsa, onun için sıra cetvelinde daha ön sırada yer ayrılacağı—
Borçlunun üçüncü kişideki alacağı üzerine alacaklı tarafından ihtiyati haciz konulduktan sonra, borçlu tarafından yapılan temlik işleminin hukuki sonuç doğurmayacağı—
İcra müdürlüğünün gerek kendiliğinden gerekse talep üzerine yaptığı işlemi bozamayacağı, hatalı işlemi bozma yetkisinin -taraflardan birinin başvurusu üzerine- icra mahkemesine ait olduğu–
Hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren yasal değişikliklerle kanuni faiz oranının değişmiş olması halinde, alacaklının yeni faiz oranına göre takipte bulunabileceği (faiz isteyebileceği)–