İİK’nun 58/3 ve 60/1 maddelerine dayalı şikayet devletin hükümranlık hakları ve kamu düzeniyle ilgili olması nedeniyle süreye bağlı olmadığı–
Âdi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından aktif ve pasif dava (takip) ehliyetinden yoksun olduğu, takibin (ve davanın) bütün ortaklar tarafından (bütün ortaklara karşı) açılması gerektiği -Adi ortaklık adına çıkartılan ödeme emrinin geçerliliği bulunmadığından adi ortaklık hakkında yapılmış olan takibin -süresiz şikayet yolu ile- iptale karar verilmesi gerekeceği-
Süresinde dosyaya girmek koşuluyla posta ile gönderilen itiraz dilekçesinin geçerli olup takibi durduracağı, icra müdürlüğünce bu kurala aykırı olarak verilen ‘itiraz geçersiz olduğundan takibin devamına’ yönündeki kararın süresiz şikayet yolu ile iptali gerekeceği-
İlamların infaz edilecek bölümlerinin hüküm bölümünde yer alan kısımları olduğu, ancak, ilamla hükmedilse dahi hüküm bölümünün infazı kabil olması zorunlu olup yorum, tahmin, takdir yoluyla infaz kabiliyeti olmayan ilam hükmünün infazının sağlanamayacağı, bu nedenle takip dayanağı ilamın hüküm bölümünün 5. bendinde yer alan ( yuva ve okul masraflarının davacı baba tarafından karşılanması)’na ilişkin hükmün infaz kabiliyetinin olmayacağı, zira, her zaman tek taraflı olarak temin edilebilecek okul taksitleri ve dershane ücretlerine ilişkin belgelere (kaldı ki ilamda dershane ücreti de yer almamaktadır.) dayanılarak (ayrıca alacak ilama bağlanmaksızın) ilamların icrası yoluyla takip yapılamayacağı-
Ölü kişi hakkında takip yapılamayacağı gibi, bu şekilde başlatılan bir takibin mirasçılara da yöneltilemeyeceği– (Not: 6100 sayılı yeni HMK’ nun 124/4 maddesindeki “dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.” şeklindeki yeni düzenleme nedeniyle, bu kararlar önemini yitirmiştir…
İİK. nun 96 vd. maddelerinde düzenlenmiş olan istihkak iddiasına ilişkin hükümlerin “taşınır mallar” için uygulanacağı, “taşınmaz” üzerine konulan haczin kaldırılması için icra mahkemesine yapılacak başvurunun “şikayet” niteliğinde olduğu ve “istihkak davası” na konu olamayacağı –Takip borçlusunun borcundan dolayı tapu sicilinde 3. kişi adına kayıtlı bulunan bir taşınmazın haczedilmesi halinde 3. kişinin süresiz şikayet yolu ile icra mahkemesinden, bu haczin kaldırılmasını isteyebileceği-
Ölü kişi hakkında takip yapılamayacağı gibi, bu şekilde başlatılan bir takibin mirasçılara da yöneltilemeyeceği– (Not: 6100 sayılı yeni HMK’ nun 124/4 maddesindeki “dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.” şeklindeki yeni düzenleme nedeniyle, kararların bu kısmı önemini yitirmiştir…) Çek düzenlemek için açıkça yetki verdiği (ancak bono düzenlemeye yetki vermediği) görülmekle çeklerle ilgili olarak borçlunun tirazının reddine karar verilmesi gerektiği-
İcra müdürlüğünde verilmiş olan bir karardan daha sonra kendiliğinden dönülerek ilk kararın aksine olan ikinci bir karar verilmeyeceği; bu hususun şikayete konu edilmesi halinde hakim denetiminden geçerek sonuçta doğru olan kararın onaylanması halinde, icra müdürünün rücu kararının sonuca etkili olmayacağı–
Şikayet “dava” niteliğini taşımadığından, şikayet dilekçesinin HUMK’nun 179 (yeni HMK’nun 119.) maddesindeki koşullarını içermesinin gerekmediği–
İlamda açıkça avukat adına hükmedilmediği sürece, vekalet ücreti avukata ait olsa dahi taraflar lehine hükmedileceğinden, alacaklı vekilinin vekalet ücreti için kendi adına icra takibinde bulunamayacağı–