“İstihkak davasının kabulüne” ilişkin kararların, mülkiyetin tespiti ile ilgili olmaları nedeniyle 12.11.1979 T. 1/3 sayılı İç.Bir.K. uyarınca kesinleşmeden infaz edilemeyeceği, ancak “istihkak davasının reddine” ilişkin ilamlarda bir mülkiyet tespiti yapılmadığından bu ilamlardaki alacakların infaza konulması için ilamın kesinleşmesine gerek bulunmadığı-
Tarafların boşanma yönünden mahkemece verilmiş olan kararı temyiz etmemiş olmaları nedeniyle boşanma kararı kesinleşmiş olduğundan, tarafların temyizinin sadece tazminat, nafaka, vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik bulunması nedeniyle, alacaklının sözü edilen bu alacaklar için icra takibi başlatmasında yasaya aykırı bir yol bulunmadığı–
İcra dairelerinin icra işlerinde birinci derecede sorumlu oldukları yaptıkları işlemlerin bazılarında hiç takdir yetkisi bulunmadığı, takdir yetkisi tanınan hallerde takdir yetkisini kullanırken, ilgililerin menfaatlerini en iyi şekilde gözetmek zorunda oldukları ve yaptıkları işlemlerin yerin deliğinin denetiminin ancak şikayet yolu ile icra hakimliklerine ait yetki olduğu, icra müdürlüklerinin verdikleri karardan kendiliğinden dönerek yeni bir karar vermelerinin mümkün olmadığı–
Olumsuz (menfi) tesbit davası sonunda verilen kabul ya da red kararlarının kesinleşmeden takip konusu yapılamayacakları–
Kural olarak teferruatın –üzerinde ipotek bulunmayan- taşınmazdan ayrı olarak haczedilebileceği (yani alacaklıların fabrika binası -fabrikanın tapu kaydı- üzerine haciz koymadan, fabrika içindeki makinaları ayrı ayrı haczettirebilecekleri)-
HMK. Uyarınca mahkemece verilmiş olan tedbir kararının, yine mahkemece tayin edilecek bir memur tarafından yerine getirilebileceği, bu durumda borçluya ortada bir mahkeme kararı mevcutmuş gibi “örnek 3 icra emri” gönderilerek takip yapılamayacağı–
Taşınmazdaki payı haczedilen borçlunun da meskeniyet şikayetinde bulunabileceği; borçlunun payına isabet eden değerle ilgili rapor alınarak, bilirkişi raporu ile oturabileceği evin değeri de tespit edildikten sonra, bu iki raporun değerlendirilip varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı ‘ilam’da hükmedilen alacağın (tedbir nafakasının, inkar tazminatının, maddi/manevi tazminatın, birikmiş nafaka farklarının vs.) ya da ‘ara kararı’ ile hükmedilen birikmiş nafaka alacağının faizinin ne zaman başlayacağının belirtilmemiş olması –yani; ‘faizin başlangıcı’ hakkında ilamda bir hüküm bulunmaması halinde, karar tarihinden itibaren faiz istenebileceği; ancak hükmün infazı için kesinleşme gereken hallerde faizin, ilamın kesinleşme tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı–
İştirak nafakanın alacaklısı müşterek çocuk olmayıp, velayet hakkı kendisine verilen eş olduğundan, eşin de velayet hakkı küçüğün reşit (ergin) olması ile sona ereceğinden, bu tarihten sonra iştirak nafakası talep edilemeyeceği–