5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesinin dar yorumlanması gerektiği sonucuna varılması gerekeceği, maddede açıkça haczedilmezlik için vergi, resim, harç geliri olma ya da "fiilen kamu hizmetinde kullanılma" koşullarının kabul edilmesi karşısında, belediyeye ait bir paranın haczedilmezliğinin ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmesi gerekeceği, bu konuda ispat yükünün ise borçluya düştüğü, bir diğer anlatımla, haczedilen paraların vergi, resim, harç geliri olduğunu ya da fiilen kamu hizmetinde kullanıldığını borçlu belediyenin ispatlaması gerekeceği, aksi halde şikayetin reddi gerekeceği, haczedilmezlik şikayetine konu edilenin banka hesabı olması durumunda ise hesaptaki paraların niteliğinin belirlenmesi gerekeceği, tamamının haczi kabil olmayan paralardan oluşması halinde haczinin kabil olmayacağı, ancak hesapta haczi kabil paraların da bulunması, bir diğer ifade ile haczi mümkün olmayan paralarla haczi kabil paraların aynı hesaba yatırılarak karıştırılması durumunda, havuz hesabının söz konusu olacağı, hesabın sürekli işlem görüyor olması ve sürekli yatan ve çekilen paraların bulunması karşısında kalan bakiyenin vergi, resim ve harç gelirinden mi yoksa haczi kabil paralardan mı oluştuğunun belirlenmesine imkanın olmadığı, bu şekilde haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraları karıştırmak suretiyle havuz hesabı oluşturan borçlu belediyenin iddiasını ispat imkanını kendisinin kaldırdığı sonucuna varılması gerekeceği, borçlu belediyenin haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paralarını ayrı hesaplarda tutması yerine havuz hesabı oluşturmasının da iyi niyetle bağdaşmayacağı-
Kıdem tazminatı için mahkemece yapılacak işin; tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması, hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması şeklinde olması gerekeceği-
Yerel mahkemenin ara kararı ile ihtiyati tedbir nedeniyle yatırılan teminatların borçluya iadesine ilişkin hüküm icra müdürlüğünü bağlayıcı nitelikte olup, borçluya iadesine hükmedilen teminat mektuplarının haczedilmesinin mümkün olmadığı-
İhtiyati tedbir kararının infaz memurunca uygulanmasına ilişkin itirazların, ihtiyati tedbir kararını veren mahkemeye yapılması gerektiği (HMK. mad. 393 ve 394/2)- İcra memurunun ise, "tedbir kararını infazla görevli memur" sıfatında olduğu-
Borçlu hakkında İstanbul 7. İcra Müdürlüğünün 2014/17551 sayılı takip dosyası ile birikmiş nafaka borcunu ödemediğinden dolayı şikâyette bulunulduğu, takip talebinde cari nafaka alacağı talep edilmeyip adi alacak niteliğindeki geçmiş dönem nafaka borçlarının tahsilinin talep edildiği, atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet olmadığı-
Haciz tarihi itibariyle alacak temlik edilmiş olduğundan haciz usulsüz olup, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken haciz müzekkeresinden önce dosyaya sunulmuş bir temlik belgesi olmadığından bahisle şikayetin reddinin isabetsiz olduğu-
Belediye Kanunu'nun 15.maddesi uyarınca belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemeyeceği ile ilgili olup bu haczedilmezlik şikayeti, bir hakkın yerine getirilmesi ile ilgili olup İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca borçlu belediye tarafından süresiz olarak yapılabileceği-
Avukatlık Kanunu'nun 164/5. maddesinde, dava sonunda kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olduğu, bu ücretin iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemeyeceği, haczedilemeyeceği hükmünün yer aldığı, bu hüküm karşısında ilam vekalet ücreti alacağının takası mümkün olmadığından anılan alacak ve faizi yönünden takas mahsup talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, tüm alacaklar yönünden takas mahsup talebinin kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mirası reddeden borçlunun miras payının, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi yasal mirasçılarına geçeceği- Mahkemece, borçlunun mirası reddinden sonra, borçlunun miras payının, şikayetçi kardeşine intikal edip etmeyeceği, yani, şikayetçinin, konulan haczin kaldırılmasına yönelik şikayette bulunmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığının tespiti gerektiği-
İcra mahkemesince, HMK. mad. 26'ya aykırı olacak şekilde talep dışına çıkılarak hüküm kurulamayacağı-  "Davanın ihbarı"na ve "davaya müdahale"ye ilişkin hükümlerin (HMK. mad. 61 vd.) şikayet (İİK. mad. 16) hakkında uygulanamayacağı-