İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenieceği; sonraki dönemler için ecrimisil değerinin ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edileceği-
Dava dilekçesinde ecrimisil alacağına kademeli faiz işletilmesinin istendiği, yargılama sürerken keşfen belirlenen ecrimisil miktarının davacı adına banka havalesiyle gönderildiği ve böylece davanın konusuz kaldığı, mahkemece davanın reddine karar verildiği, açıklanan gerekçe ile hükmün bozulduğu ve mahkemece bozma ilamına uyulduğu anlaşılmış ise de; kademeli faiz isteği gözetilerek her dönem sonundan başlatılmak üzere dava tarihine kadar faiz işletilmesi şeklinde karar verilmesi gerekir iken bozma sonrası yapılan ıslah dikkate alınarak faiz hesabı yaptırılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, kademeli faiz isteği gözetilerek her dönem sonundan başlatılmak üzere dava tarihine kadar faiz işletilmesi şeklinde karar verilmesi gerekirken hesaplanan faize hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Davacılara ait taşınmazda meydana gelen göçme ve heyelanın taşınmazın eğiminden kaynaklandığı, davacılarca toprak kaymasını engellenmesine yönelik herhangi bir tedbir alınmadığı, bu nedenle yola dökülen toprak parçasının temizlenerek yolun açılmasından davalının sorumlu tutulamayacağı, eski hale getirme bedeline de hükmedilemeyeceği, TBK. mad. 52 dikkate alındığında, zararın doğmasına davacıların sebep olduğu da gözetilerek "elatmanın önlenmesi ve eski hale getirme" istemli davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Ecrimisil ve tazminat isteklerinin takipsiz bırakılması nedeniyle bu hususta karar verilmesine yer olmadığı- Dava konusu ark kapatılmış olduğundan konusuz kalan istek hakkında karar verilmesine yer olmadığı-
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parasının, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirleneceği, sonraki dönemler için ecrimisil değerinin ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edileceği-
Mülkiyet hakkına üstünlük tanınması gerektiği-
Keşif sonrası düzenlenen rapora göre, davacıların maliki oldukları taşınmaz sınırları içerisinde kalan, kırmızı renk ile gösterilen ve 383.54 m2 miktardaki alanın davalı tarafından kullanıldığı saptandığına göre, fiilen tecavüzlü alanı kullanan davalının elatmasının önlenmesine karar verilmesi gerektiği- E.tma olgusunun haksız bir eylem olduğu, Türk Medeni Kanununun 683. maddesi hükmünden kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarının haksız fiil kimin tarafından gerçekleştirilmiş ise, ona karşı açılacağı; husumetin 6100 sayılı HMK. nun 50. (1086 sayılı HUMK.’nun 38.) maddesi hükmü uyarınca eylemi yapan kişiye yöneltilmesi gerekeceği-
Taşınmazın bir başkası tarafından da tasarruf edilmesi veya kullanıma sunulması durumunda da o yeri haklı ve geçerli bir nedene dayalı olmaksızın tasarruf edenin sorumluluğunun devam edeceği- Haksız elatmaya dayalı davalarda kullanan ve kullandıranın birlikte sorumlu olacağı- Mahkemece, taraf delillerinin toplanarak, davacının kayden maliki olduğu taşınmazların sınırları içerisinde iddia edildiği şekilde santral ve tel örgü ile çevrili bir alanın yer alıp almadığı, tel örgü ile çevrili bir alan varsa bu alanın ve santralin kimin tarafından kullanıldığı, davacının belirtilen santrali kullanıp kullanmadığı kullanımının engellenip engellenmediği saptandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki sözleşme gereğince davalı şirketin birinin işveren, diğerinin yüklenici olduğu ve bu işin yapımı sırasında davacının taşınmazına el atıldığı sabit olduğundan, davalı şirketler arasında olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 55.maddesi anlamında adam çalıştıran ilişkisi olduğu; her ne kadar davalılar arasında imzalanan Yapım İşleri Genel Şartnamesinde hasar ve zararın ödetilmesinden yüklenicinin sorumlu olacağı belirtilmiş ise de söz konusu düzenlemenin sözleşmenin tarafları arasındaki iç ilişki yönünden önemli olduğu, davacı yönünden bağlayıcı olmadığı; şu durumda davalı şirketin de diğer davalı ile birlikte zarardan müteselsilen sorumlu olduğu benimsenerek karar verilmesi gerektiği-
Davalının kira sözleşmesini vergi dairesine bildirilip bildirmediği, uzun süreli kira sözleşmesi nedeniyle tapuda şerh olup olmadığının açıkça araştırılması, davalının kullanımının kiraya dayalı olduğu kanıtlanırsa yeni malik yönünden kira sözleşmesinin bağlayıcı olduğu gözetilip davanın reddedilmesi gerektiği- E.tmanın önlenmesi ve ecrimisil davalarında her iki talebin toplamının dava değerini oluşturacağı ve harçlandırılan dava değeri üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-