E.tma haksız bir eylem olup, elatmanın önlenmesi davalarının haksız eylemi gerçekleştiren kişi ya da kişiler aleyhine açılacağı- Davalı tarafından yapılan çit, dikilen ağaçlar ve kuyu çekişmeli alanda durduğundan, elatmanın sona erdiğinden söz edilemeyeceği ve davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği- 
Kişisel hakka dayalı elatmanın önlenmesi ile taşınmazın teslimi istemlerine ilişkin davada, dava dışı kurum ile davacı arasındaki sözleşme ilgili maddesi gereği kendiliğinden feshedilmiş olduğu, taraflar arasında kira ilişkisinin sürdüğü kabul edilemeyeceğinden davalının çekişme konusu taşınmazı tasarrufunun hukuki bir dayanağının kalmadığı, kullanıma devam etmekle de işgalci niteliği kazandığı, taraflar arasında bir kira ilişkisi kalmadığından uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinin görevini belirleyen HMK’nın 4. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davanın reddinin isabetsiz olduğu-
Paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi davalarında paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebileceği, hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabileceği, ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı olmadığı, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerektiği-
Maliye Hazinesi adına tam pay ile kayıtlı dava konusu taşınmaz üzerinde 2981 sayılı Yasa uyarınca H.G. adına tahsis kaydının bulunduğu, davacının bu tahsis hakkını 17.01.2013 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile H.G.'den devraldığı, davalının ise haricen satın aldığını ileri sürdüğü taşınmaz üzerine inşaa ettiği betonarme evi kullandığının anlaşıldığı- Davalı taşınmazı haricen satın aldığını ileri sürdüğüne göre, taşınmaz üzerinde davacının tahsise dayanan şahsi hakkından daha üstün bir hakka sahip olduğu kabul edilemeyeceğinden, davalının elatmasının önlenmesine, davacının taşınmazın tahsis hakkını temlik aldığı tarihinden itibaren belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerektiği- 
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hükmün yeni bir hüküm olduğu- Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerektiğinden, hükmün diğer yönlerinin kesinleşmiş olduğundan bahisle yalnızca değinilen husus bakımından hüküm kurulması, her iki dava hakkında da hüküm kurulmamasının isabetsiz olduğu-
Davacının, davaya konu bağımsız bölümü, SS B. Konut Yapı Kooperatifi'nden devralmak suretiyle edindiği, dava dışı N.T.'un da aynı nedenle davaya konu bağımsız bölümü devraldığını ileri sürerek Aksaray 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/703 Esas sayılı dosyasında üstün hak talebinde bulunduğu- Açılan böyle bir davada verilecek karar bu davadaki esasa ilişkin hakkı etkileyeceğinden, anılan dosyanın HMK. mad. 165/1 gereğince bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- 
Mahkemece kararın bozulmasından sonra mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda davaya konu baz istasyonunun ilgili yönetmelikte belirtilen güvenlik mesafesine uygun olarak çalıştığı ve yönetmelikle belirlenen limit değerlerin altında faaliyet gösterdiği belirtildiğinden mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yönetmelik hükümlerine aykırı şekilde psikolojik danışman bilirkişinin raporundaki görüşlere yanlış anlam verilerek davanın kabul edilmesinin isabetsiz olup hükmün bozulması gerektiği-
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair 4787 sayılı Kanun'un 4. maddesinde öngörüldüğü üzere TMK.'nın 2. kitabından kaynaklanmadığı, anılan TMK. mad. 683'teki düzenlemeden kaynaklandığı- Görev kamu düzeniyle ilgili olup davanın her aşamasında ve re’sen(kendiliğinden) gözetilmesi gerekli bir usul kuralı olduğundan, işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- 
29 parsel sayılı taşınmazın üç ayrı parsele bölünmek suretiyle davacılar adına tescil edildiği ancak, önceki malik olan davalı İ.D. taşınmaz adına kayıtlı iken, noter marifetiyle suyun köy halkı tarafından kullanılmasına muvafakat ettiği, özel su niteliğindeki çekişmeli su kaynağının davalı köy tarafından kullanımına davacıların muvafakatleri olmadığı gözönüne alınarak suya elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerektiği- Önceki malik davalı İ.D.'ın verdiği muvafakatnamenin bu dava ile adlarına tescil kararı verilen davacılar tarafından geri alındığı anlaşıldığına göre davalı köyün tapu siciline güven ilkesinden yararlanabileceğinin söylenemeyeceği- Davanın suya vaki elatmanın önlenmesi talebi bakımından da kabulüne karar verilmesi gerektiği- 
Dosya içindeki belge ve delillere, davalı O. Belediye Başkanlığı vekilinin davaya karşı vermiş olduğu 22.01.2010 tarihli yazılı beyanına göre çekişme konusu fosseptik kuyularının belirli bir plan ve proje çerçevesinde yapılmakta olduğu, idarenin iş ve eylemlerine karşı idari yargı yerinde dava açılabileceğinden yargı yolu bakımından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-