Davalı tanığı ...'un beyanı gözetilerek, dava konusu davacıya ait mesken niteliğindeki bağımsız bölümün anahtarının halen davalıda bulunup, davalının taşınmazla ilişkisini fiilen sonlandırmadığından, başka bir ifade ile taşınmazın hakimiyetinin halen davalıda olduğundan, anahtar teslim edilmediği sürece davalının taşınmaza elattığının kabulünün gerekip, boşanma ilamının kesinleşme tarihinden sonra taşınmazın aile konutu niteliğinden çıkıp, boşanma tarihinden dava tarihine kadar ecrimisil hesabı yapılıp elatmanın önlenmesi yönünde karar verilmesi gerektiği-
Binanın davacıya ait 294 sayılı parsele tecavüzlü fen bilirkişi raporunda "A" harfiyle gösterilen 21 m2 lik kısmın yıkılması halinde komşu 295 sayılı parsele tecavüzlü "B" harfiyle gösterilen 40,94 m2 lik kısmın yıkılıp yıkılmayacağı, binanın tamamının zarar görüp görmeyeceği konusuna açıklık getirilerek, binanın taşkın bölümünün yıkılması durumunda tamamı zarar görüyor ise tamamının bedeli, yoksa yıkılan kısımların bedeli depo ettirilmek suretiyle elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilip inşaat bilirkişisi raporunda şifahi bilgiye göre belirtilen bahçe duvarının durumunun krokide gösterilmesi gerektiği-
Davalı tanığının beyanı gözetilerek, dava konusu davacıya ait mesken niteliğindeki bağımsız bölümün anahtarının halen davalıda bulunduğu, davalının taşınmazla ilişkisini fiilen sonlandırmadığı sabit olup, anahtar teslim edilmediği sürece davalının taşınmaza elattığının kabulünün gerektiği, boşanma ilamının kesinleşme tarihinden sonra taşınmazın aile konutu niteliğinden çıktığı, boşanma tarihinden dava tarihine kadar ecrimisil hesabı yapılması ve elatmanın önlenmesi yönünde karar verilmesi gerektiği-
1. HD. 25.04.2016 T. E: 2015/2061, K: 5047-
Taşınmaz mal üzerinde kalıcı yapı niteliğinde olan yayla evine ilişkin olduğu ve davacının, mülkiyet hakkına istinad ederek davayı açmış olduğu anlaşıldığından, davanın, TMK. mad. 981 vd.nda yer alan "zilyetliğin korunması davası" niteliğinde bulunmadığı, uyuşmazlığın, TMK'nun 683. maddesi gereğince çözümlenmesi gerektiği-
davada taraflarca getirilme ilkesi geçerli olduğundan taraflara yeniden delil bildirme imkanı tanınamayacağı- Tüm paydaşları bağlayan harici taksim ya da tüm paydaşları kapsayacak şekilde fiili kullanım durumunun bulunup bulunmadığı tespit edilmeyip, taşınmazdaki katların kimlerin kullanımında olduğu, kiraya verilmişse hangi bölümlerin kim tarafından kiralanıp kira bedellerinin alındığı saptanmamış olup, davalı ...'ın taşınmazda kullandığı bir yerin bulunup bulunmadığı, var ise nereyi kullandığı, terk etmiş ise; hangi dönemde kullandığı açıklığa kavuşturulmamış, boş bina bölümlerinin bulunup bulunmadığı, davacının taşınmazda kullanabileceği yerlerin olup olmadığı belirlenmediğinden belirtilen hususlar açıklığa kavuşturularak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacının TMK'nun 981 ve devamı maddelerinde yer alan zilyetliğin korunması davası niteliğinde bulunmadığı, TMK'nun 683. maddesi gereğince uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekip, dava konusu eve ilişkin taraf delillerinin eksiksiz şekilde toplanıp değerlendirilip sonucuna göre ev bakımından uyuşmazlığın esasına ilişkin hüküm kurulması gerektiği-
E.tmanın önlenmesi isteğine ilişkin davada, bilirkişilerden oluşan heyet ile taşınmaz başında keşif yapılarak; elatıldığı iddia edilen çekişmeli bölümün, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenip bu bölümün krokide işaretleneceği-
Orman sınırları dışına çıkartılan taşınmazların, çıkarma işleminin kesinleştiği tarihten itibaren kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile iktisap edilemeyeceği-
Davacı, bankada müşterek hesapta bulunan paranın edinilmiş mal (TMK. mad. 219) olduğunu iddia etmemiş, paranın kendisine ait olduğunu belirtmiş olduğundan, bu talebin, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin alacak talebi olmayıp, bankada ortak hesapta bulunan paranın aidiyetine ilişkin TMK. mad. 683'e göre, "adi istihkak davası" niteliğinde olduğu ve uyuşmazlığın çözümü genel hükümlere göre olması gerektiği-