Avalistin, lehine aval verileni hangi şartlar altında mesul tutuluyorsa,aynı şartlar altında mükellef olacağı, zamanaşımı süreleri bakımından da durum aynı olup; poliçeyi kabul eden muhatap (bonoyu düzenleyen keşideci) lehine aval veren kimsenin borcunun, TTK 'nun 661/l. maddesine göre üç yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu-
Takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının oluşması halinde takibin şekline göre İİK'nun 170/b. maddesi göndermesi ile olayda uygulanması gerekli aynı Kanunun 71/2. ve 33/a-1. maddeleri gereğince icranın geri bırakılmasına karar verileceği-
Çekler yönünden zamanaşımı süresinin başladığı tarihte hangi kanun yürürlükte ise, o kanunda öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği; buna göre, çek hakkında zamanaşımı süresi, ibraz süresinin bitmesi ile başlayacağından çekin ibraz süresinin sona erdiği tarihte geçerli olan zamanaşımı süresinin nazara alınmasının zorunlu olduğu, zamanaşımı süresinin, 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde 6 ay, ibraz süresi bu tarihten sonra dolan çeklerde ise 3 yıl olduğu- Takibe konu çekin 6 aylık zamanaşımına tabi olduğu ve takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde alacağın zamanaşımına uğradığı iddiasının resmi belgelere dayalı olarak incelenmesi gerektiği-
İcra takip dosyasında, 13.06.2011 tarihinden 15.06.2012 tarihine kadar şikayetçi borçlu yönünden zamanaşımını kesen herhangi bir işlem yapılmadığından mahkemece istemin kabulü ile İİK'nun 71/son maddesi göndermesiyle aynı Kanunun 33/a maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Borçlular vekilinin dava dosyasında ileri sürdüğü meskeniyet şikayeti TTK.nun 662.maddesinde belirtilen dava kavramı içerinde değerlendirilemeyeceğinden, şikayetin yapıldığı tarihten mahkeme kararının kesinleşmesine kadar geçen sürenin zamanaşımını kesmeyeceği, bu durumda alacaklının 29/05/2009 tarihli talebi ile 09/01/2014 tarihli talebi arasında zamanaşımını kesen herhangi bir takip işleminin yapılmadığı ve dolayısıyla TTK'nun 661. maddesinde yazılı üç yılllık zamanaşımı süresinin geçtiği görüldüğünden, mahkemece, İİK'nun 170/b maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 71/son ve 33/a maddeleri gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Senedin miktarında tahrifat yapıldığının belirlenmesi halinde, alacaklının tahrifat öncesi miktar üzerinden takibe devam edebileceği-
Alacaklı taraf, borçlunun menfi tespit davası açtığını ve davanın borçlular tarafından açılan menfi tespit davası ile birleştirildiğini, mahkemece, birleşen davada karar verildiğini, kararın Yargıtay ilamı ile onandığını ileri sürdüğünden, bu davada; davalı alacaklı tarafından istemin reddinin talep edilmiş olması halinde, bu davanın zamanaşımını keseceğinin kabulü gerektiği- Mahkemece, anılan menfi tespit davasına ilişkin dosya celp edilip incelenerek sonucuna göre icranın geri bırakılması istemiyle ilgili karar verilmesi gerektiği-
Alacaklının iki adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe başladığı, borçlunun icra mahkemesine başvurusunun ise, takibe konu bir senedin zamanaşımına uğradığından bu senede dayalı takip yapılamayacağına ilişkin olduğu ve sözkonusu senet yönünden takibin iptalini talep ettiği, ancak, talep aşılarak HMK.nun 26.maddesine aykırı şekilde her iki bono yönünden takibin durdurulmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Mahkemece, HMK'nun 266.maddesi gereğince dayanak senetteki rakamla gösterilen kısmı ile bedel yazan kısmında tahrifat yapılıp yapılmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, alacaklının temyiz dilekçesi ekinde sunmuş olduğu toplam tutarda haricen tahsile ilişkin dilekçe araştırılması, böyle bir belgenin şikayet tarihinden önce verildiğinin tespiti halinde belirtilen ödemelerin icra müdürlüğünce fiili ödeme gününe göre dosya borcundan düşülmesi gerektiği dikkate alınarak borçluların şikayetinde hukuki yararları kalmayacağından istemin reddine karar verilmesi, aksi halde haricen tahsile ilişkin beyanın olmadığı tespit edilir ise alacaklının kabulünde olan itfa yönünden TBK'nun 100. maddesi de dikkate alınarak bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle ödemeler nispetinde şikayetin kısmen kabulü gerekeceği-